He has dozens of books about Japan.
- Onun Japonya hakkında düzinelerce kitabı var.
Dozens of people gathered before the station.
- Düzinelerce insan istasyonun önünde toplandı.
She bought two dozen eggs.
- O, iki düzine yumurta satın aldı.
I bought half a dozen eggs.
- Yarım düzine yumurta aldım.