düzenlendi

listen to the pronunciation of düzenlendi
Türkçe - İngilizce
held of
arranged

The meeting was arranged for next Sunday. - Toplantı gelecek pazar düzenlendi.

The piece was arranged for piano and orchestra. - Parça, piyano ve orkestra için düzenlendi.

düzenle
{f} order

Tom called the meeting to order. - Tom talimat vermek için toplantı düzenledi.

Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order. - Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.

düzenle
timetable
düzenle
{f} sort out
düzenle
(Bilgisayar) edit

Adobe and Apple both have top-notch video editing programs. - Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.

What's your favorite image editing software? - En sevdiğiniz resim düzenleme yazılımı hangisi?

düzenle
(Bilgisayar) edit ratings
düzenle
(Bilgisayar) edit in
düzenle
(Bilgisayar) compact
düzenle
{f} tidy

I am not going out because I have to tidy my room. - Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.

düzenle
{f} scheduling
düzenle
arrange

Tom hangs his clothes, then arranges them by color. - Tom elbiselerini asar, sonra onları rengine göre düzenler.

The two stamp collectors arranged a trade. - İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.

düzenle
{f} landscaping
düzenle
{f} regularized
düzenle
regulate

The Angkar regulated every moment of our lives. - Yaşamımızın her anını düzenleyen Angkar'dı.

Traffic lights are used to regulate traffic. - Trafik ışıkları trafiği düzenlemek için kullanılır.

düzenle
{f} regulating

The President needs to sign a law regulating public spending. - Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.

düzenle
{f} organized

The speaker organized his lecture notes. - Konuşmacı ders notlarını düzenledi.

Their house is organized according to Feng Shui. - Evleri Feng Shui'ye göre düzenlendi.

düzenle
regularize
düzenle
organize

He organized a summer rock festival. - O, bir yaz rock festivali düzenledi.

I think it's time for me to organize a party. - Sanırım bir parti düzenlememin zamanıdır.

düzenle
tidy up
düzenle
clear up
düzenle
{f} coordinate
düzenle
{f} organizing

She spends more time organizing than I. - O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.

düzenle
{f} submitted
düzenle
{f} coordinating
düzenle
clear#up
düzenle
{f} schedule

I have to organize my schedule before the end of the month. - Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.

Tom scheduled a last-minute meeting. - Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.

düzenle
space out
düzenle
coordinated
düzenle
spaceout
düzenle
rhythm
düzenle
redd
düzenle
arranged

I arranged catering for tomorrow's party. - Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.

We arranged the books according to size. - Kitapları büyüklüklerine göre düzenledik.

düzenlendi