dünya

listen to the pronunciation of dünya
Türkçe - İngilizce
world

Mount Everest is the world's highest peak. - Everest dağı dünyanın en yüksek tepesidir.

It isn't a surprise that English is the world's most spoken language. - Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.

Earth

Life never ends but earthly life does. - Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter.

Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen? - Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?

globe

The globe is similar in shape to an orange. - Dünya şekil olarak bir portakala benzer.

Nearly one billion people around the globe lack access to clean, safe water. - Dünya çapında yaklaşık bir milyar insanın temiz, güvenli suya erişimi yok.

monde
everyone, people
planetary
Vale of Tears

Without music the world is a vale of tears. - Müziksiz dünya çile dünyasıdır.

terrene
world, the globe; earth; the universe; everybody, people
terrestrial globe
nature
the world, the earth
realms
people

Many people in the world are hungry. - Dünyada birçok insan açtır.

A lot of people want peace all over the world. - Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.

lower
realm
lower world
everybody

Everybody in the world desires peace. - Dünyadaki herkes barış ister.

A merry Christmas to everybody! A happy New Year to all the world! - Mutlu Noeller herkese! Tüm dünyaya mutlu bir yılbaşı!

dünya çapında
global

One can't discount a global disaster like a virulent plague. - Kimse, öldürücü bir salgın gibi dünya çapında bir felaketi önemsememezlik edemez.

Dünya savaşı
great war
dünya dışı
extraterrestrial
dünya evi
marriage
Dünya Ekonomik Forumu
World Economic Forum
dünya Gümrük örgütü
(Ticaret) World Customs Organisation
dünya Ticaret örgütü
(Ticaret) World Trade Organisation
dünya düzeni
world order
dünya edebiyatı
world literature
dünya ekseni
world axis
dünya harikası
World Wonders
dünya hayatı
life of the world
dünya kupası
World Cup
dünya mirası
World heritage
dünya rekoru
world record
dünya varmış
(deyim) thank heaven. oh be dünya varmış: oh thank heaven
dünya vatandaşlığı {n}
world citizenship, (n)
Dünya Alan Kodu Temel Ansiklopedisi
(Askeri) World Area Code Basic Encyclopedia
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü
(Hukuk) World Intellectual Property Organization
Dünya Gıda Programı
(Askeri) World Food Programme (UN)
Dünya Gıda Programı
(Hukuk) World Food Programme
Dünya Gıda Teşkilatı
(Hukuk) World Food Organization
Dünya Jeodezik Sistemi
(Askeri) World Geodetic System
Dünya Jeodezik Sistemi 1984
(Askeri) World Geodetic System 1984
Dünya Meteoroloji Teşkilatı
(Askeri) World Meteorological Organization
Dünya Meteoroloji Örgütü
(Hukuk) World Meteorological Organization (WMO)
Dünya Sağlık Örgütü
(Hukuk) World Health Organisation (WHO)
Dünya Vizyon Yardım ve Geliştirme Ano.Şti.
(Askeri) World Vision Relief and Development, Inc
Dünya varmış!
How wonderful!, What a relief!
Dünya yer istasyonu
(Askeri) Earth ground station
Dünya yıkılsa umurunda değil
He doesn't give a damn
Dünya Çapı Liman Sistemi
(Askeri) Worldwide Port System
Dünya Çapında Emniyetli Ses Konferasn Sistemi
(Askeri) Worldwide Secure Voice Conferencing System
Dünya Çapında Hava İndirme Komuta Karargahı
(Askeri) worldwide airborne command post
Dünya Çapında Müşterek İstihbarat Muhabere Sistemleri
(Askeri) Joint Worldwide Intelligence Communications System
Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu
(Hukuk) World Federation of Trade Unions (WFTU)
dünya (Peygamber) Süleyman'a bile kalmamış
(Atasözü) No man can live forever
dünya ahret kardeşim olsun
(Konuşma Dili) Let it be friendship only
dünya başına yıkılmak
to be very miserable
dünya bir araya
gelse even if everybody is opposed
dünya durdukça
for ever and ever
dünya döndükçe
till doomsday
dünya evine girmek
lead to the altar
dünya evine girmek
to enter into matrimony, to get married
dünya evine girmek
to get married
dünya görüşü
conception of the world
dünya görüşü
world-view
dünya görüşü
one's general philosophy of life
dünya görüşü
philosophy
dünya görüşü
philosophy of life
dünya gözü ile görmek
to see (someone) before one dies
dünya gözüyle görmek
to see (sth) before one dies
dünya güzeli
1. (person) of outstanding beauty. 2. Miss Universe
dünya hükümeti
(Hukuk) world government
dünya ile ilişkisini kesmek
maroon
dünya işlerine dalmış kimse
worldling
dünya işlerini iyi bilir
worldly-wise
dünya işlerini iyi bilme
worldly wisdom
dünya işleriye ilgilenme
secularism
dünya kadar
a world of, lots of
dünya kadar
a whole lot
dünya kadar
vast
dünya kadar fark
vast difference
dünya kadar para
pots of money
dünya kadar para
a pot of money
dünya kamuoyu
(Hukuk) world public opinion
dünya kelamı
worldly talk
dünya kelamı etmek
to talk about worldly things
dünya kurulalıdan beri
since the world began
dünya küresi
globe
dünya malı dünyada kalır
(Atasözü) You can't take it with you
dünya malı/nimeti
wealth, possessions
dünya musevileri
world Jewry
dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş
ascetic
dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş kimse
ascetic
dünya para sistemi
(Hukuk) world monetary system
dünya penceresi
(Konuşma Dili) the eyes
dünya politikası
(Hukuk) world politics
dünya savaşları arasındaki süre
the interwar period
dünya savaşı
world war

Gerhard Schroeder is the first German chancellor not to have lived through World War II. - Gerhard Schröder, II. Dünya Savaşı boyunca yaşamayan ilk şansölyedir.

World War Two ended in 1945. - 1945 yılında İkinci Dünya Savaşı sona erdi.

dünya turu
globetrotting
dünya turu
world tour
dünya turu yapan kimse
circumnavigator
dünya varmış!
(Konuşma Dili) How wonderful! (expression of relief)
dünya vatandaşı
cosmopolitan
dünya yörüngesinin dışındaki gezegenler
superior planets
dünya yüzü görmemek
to be overwhelmed by circumstances
dünya yıkılsa umurunda değil
(Konuşma Dili) He doesn't give a damn
dünya yıkılsa umurunda değil
without a care in the world
dünya yıkılsa umurunda olmamak
to be without a care in the world
dünya zevklerine düşkün
worldly
dünya zindan olmak
to be in great distress, to lead a dog's life
dünya zindan olmak
to be in great distress
dünya âlem
(Konuşma Dili) everybody
dünya âlem
all the world, everybody
dünya çapında
(Hukuk) world-wide
dünya çapında
mondial
dünya çapında
global, worldwide
dünya çapında
tüm dünya çapında
dünya çapında acele posta
(Askeri) worldwide express
dünya çapında tanınan
world famous
dünya şampiyonu
world champion
dünya şampiyonu
world championship
dünya şampiyonu
competition for the title of world champion
dünya çapında
{s} worldwide

Despite adversity, the architect achieved worldwide fame. - Sıkıntıya rağmen, mimar dünya çapında üne ulaştı.

The architect achieved worldwide fame. - Mimar dünya çapında ün kazandı.

birinci Dünya Savaşı
the First World War, World War I
dünya çapında
world wide
8 mart dünya kadınlar günü
international women's day is celebrated on March 8 every year
birinci dünya
developed countries
ikinci dünya
(Ticaret) second world
yalan dünya
transitory life
3.dünya ülkesi
third world country
3.dünya ülkesi
3rd world country
dünyalar
worlds

You and I come from different worlds. - Sen ve ben farklı dünyalardanız.

We all live in different worlds. - Hepimiz farklı dünyalarda yaşarız.

ikinci dünya savaşı
Second world war, world war the second, WW II
Birinci dünya savaşı
great war
Gelecek dünya
the new Jerusalem
IInci Dünya Savaşı
(Askeri) World War II
Lüteriyen Dünya Rölyefi
(Askeri) Lutheran World Relief
Müşterek Dünya Çapında İstihbarat Muhabere Sistemi (JWICS) seyyar birleştirilmiş
(Askeri) Joint Worldwide Intelligence Communications System (JWICS) mobile integrated communications system
Yeni Dünya
the New World
Yeni Dünya Düzeni
(Hukuk) New World Order
Yeni dünya
New World
adil dünya hipotezi
(Pisikoloji, Ruhbilim) just-world hypothesis
adil dünya inancı
(Pisikoloji, Ruhbilim) belief in a just world
alçak Dünya yörüngesi
(Askeri) low Earth orbit
bu dünya ile ilgili olmayan
unworldly
bütün dünya
all the world

All the world speaks English. - Bütün dünya İngilizce konuşuyor.

All the world loves a lover. - Bütün dünya bir sevgiliyi seviyor.

bütün dünya
wide world

I think you're the most beautiful woman in the whole wide world. - Sanırım sen bütün dünyada en güzel kadınsın.

coğrafi referans; dünya coğrafi referans sistemi
(Askeri) geographic reference; world geographic reference system
dünyalar
(onun) olmak to be very happy
dış dünya
external world
dış dünya
outer world
dış dünya/âlem
external world
eski dünya
Old World
fani dünya
the world of mortality
güneş ile dünya arasındaki gezegen
inferior planet
iki dünya this world and the world
to come
ikinci Dünya Savaşı
the Second World War, World War II
dünya
(a person's) inner world, inner self
dünya
interior
dünya
inwardness
jeosenkronize dünya yörüngesi
(Askeri) geosynchronous earth orbit
mavi dünya
(Arılık) globe thistle
orta Dünya yörüngesi
(Askeri) medium Earth orbit
soyut dünya
abstract world
suni dünya uydusu
(Askeri) artificial earth satellite
terki dünya etmek
to retire from the world, forsake the world and its concerns, seclude oneself from the world
velev ki even if ...: Böyle birisini, velev ki dünya güzeli olsun, evime sokmam
I won't allow such a person in my house, even if she's the most beautiful creature on earth!
yalan dünya
this transitory life
yalancı dünya
this transitory life
yeni ve dünya çapında yaklaşım
(Hukuk) new and global approach
Öteki dünya
the new Jerusalem
Üçüncü Dünya Ülkeleri
the Third World
öbür dünya
beyond
öbür dünya
hereafter
öbür dünya
the other world, afterlife
öbür dünya
afterdeath
öbür dünya
the other world
öbür dünya
the unseen
öbür dünya
afterlife
öbür dünya the world
to come, the next world
ölümlü dünya
this mortal world
öteki dünya
the other world
özgür dünya
free world
üçüncü dünya
the third world
üçüncü dünya ülkeleri
(Hukuk) third world countries
üçüncü dünya ülkeleri
third-world nations
üçüncü dünya ülkeleri
Third World
üçüncü dünya ülkeleri vatandaşları
(Hukuk) third world country nationals
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) (Müz: Ednâ) (Denâet veya dünüvv. den) En yakın, en aşağı
(Osmanlı Dönemi) Şimdiki âlemimiz. (Ahirete veya ölüme en yakın olmasından bu isim verilmiştir.) (Dünyâ, âhiretin tarlasıdır. Bir kitab-ı Samedanîdir. Hem bir mezraadır. Hem birbiri arkasında dâim gelen geçen âyineler mecmuasıdır. Hem seyyar bir ticaretgâhtır. Hem muvakkat bir seyrangâhtır. Hem bir misafirhânedir.)(Ehl-i dalâletin vekili der ki, ehadisinizde dünya tel'in edilmiş. "Cife" ismiyle yâdedilmiş. Hem bütün ehl-i velâyet ve ehl-i hakikat, dünyayı tahkir e
Üstünde yaşadığımız gök cismi
Duygu, düşünce ve hayal âlemi
Dış, çevre, ortam
Duygu, düşünce ve hayal âlemi: "Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı."- Y. Z. Ortaç
El gün, herkes
İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu
Üstünde yaşadığımız gök cismi: "Dünyanın düzeni, güneşin her gün beklenen saatte doğacağı üstüne kurulmuştur."- N. Cumalı
Meslek veya iş birliği içinde bulunma, camia
Dış, çevre, ortam: "Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş."- H. C. Yalçın. İnançları bir olan ülke veya insanlar topluluğu
kainat
yeryüzü
cihan
(Osmanlı Dönemi) SİPENC
acun
diyar
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM
(Osmanlı Dönemi) DEHR
serabistan
devran
(Osmanlı Dönemi) küre
dünya mirası
Dünya Mirasları, UNESCO ("United Nations Education, Science and Culture" Türkçesi: Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür) tarafından belirlenen kültürel ve doğal varlıkların listesidir
dünya alem
Herkes, bütün insanlar
dünya evi
Evlilik
dünya görüşlü
Evrenin ve hayatın anlamını, amacını, değerini insan varlığını ve davranışlarını bütünüyle kavramaya çalışan genel düşünce, evrene toplu bir bakış
dünya görüşü
İçinde yaşanılan çağı tanıma, anlama yetisi
dünya güzeli
Çok güzel (kadın veya erkek)
dünya kelamı
Tanrı sözlerinden başka söz
dünya malı
Varlık, servet
dünya malı
İnsanın hoşuna gidecek, huzur verecek durum ve şartların bütünü
dünya nimeti
İnsanların dünyada yiyeceği, içeceği, kullanacağı imkânların tümü
dünya penceresi
Göz
Eski Dünya
Avrupa, Asya ve Afrika'ya topluca verilen ad
Yeni Dünya
Amerika ana karası
Yeni Dünya aslanı
Puma, dağ aslanı
dış dünya
Ülke dışı
dış dünya
Bilinçten bağımsız olan, bilincin dışında var olanların hepsi
fani dünya
Ölümlü, kalımsız dünya
dünya
Bireyin ruhî yaşamının bütünü
terk i dünya
(Osmanlı Dönemi) dünyayı terk etme, dünya ile ilgilenmeme
yalan dünya
Geçici, ölümlü hayat, yalancı dünya
yalancı dünya
Geçici, ölümlü hayat, bu dünya
ÜÇÜNCÜ DÜNYA
(Hukuk) Batı ve doğu bloku dışında kendi yararlarını korumak üzere tarafsız ülkelerin oluşturduğu topluluk
öbür dünya
Öldükten sonra ruhun yaşayacağına inanılan âlem, ahiret
ölümlü dünya
Sonunda öleceğimiz dünya, fâni dünya
üçüncü dünya ülkeleri
Asya, Afrika ve Latin Amerika'nın, hemen hepsi eski sömürgeler olan, ulusal bağımsızlıklarını kazanmış veya bu uğurda mücadele veren ülkelerine verilen ad
dünya