düşen

listen to the pronunciation of düşen
Türkçe - İngilizce
downward
falling

The chances of dying from falling airplane parts are 30 times greater than the chances of being killed by a shark. - Düşen uçak parçalarından ölme olasılığı bir köpek balığı tarafından öldürülme olasılığından 30 kez daha büyüktür.

Tom looked at the snow falling. - Tom düşen kara baktı.

down

He was pinned down by a fallen tree. - Düşen bir ağaç tarafından hareketsiz kaldı.

incumbent
(Ticaret) declining
fallen

Fallen rocks blocked the way. - Düşen kayalar yolu kapattı.

Fallen rocks blocked the road. - Düşen kayalar yolu kapattı.

descendent
incident
rüzgârdan düşen meyve
windfall
düş
dream

I never dreamed that I would meet her again. - Onunla tekrar karşılaşacağımı asla düşünmedim.

One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank. - Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.

düşen yaprağın bıraktığı iz
cicatrice
düşen şey
descendant
düş
{f} fall

Newton saw an apple fall off a tree. - Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps. - Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

inanışa ters düşen
heretical
çıkarlara uygun düşen
expedient
denk düşen
(Bilgisayar) corresponding
dul kadına kocasının mülkünden düşen pay
dower
düş
daydream

Daydreaming is the moonlight of thought. - Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.

düş
vision
düş
illusion

Your enemies are just an illusion. - Senin düşmanların sadece bir yanılsama.

Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen. - Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.

düş
plump down
düş
fantasy

Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic. - Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.

düş
{f} slumped

The man slumped to the floor. - Adam aniden yere düştü.

düş
fiction

He's very fond of science fiction. - O, bilim kurguya çok düşkündür.

düş
{f} decay
düş
{f} drop

It would break if you dropped it. - Eğer düşürürsen kırarsın.

The temperature has suddenly dropped. - Sıcaklık aniden düştü.

düş
{f} falling

Tom broke his neck falling down a flight of stairs. - Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.

I had to grab her to keep her from falling. - Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.

düş
{f} fallen

The garden was covered with fallen leaves. - Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.

My holiday plan has fallen through. - Benim tatil planı suya düştü.

düş
romance

I think that maybe I should stop reading romance novels. - Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.

At first, I thought I had an advantage because I spoke a Romance language. - İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.

düş
imagination

Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination. - Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.

düş
plunk
düş
fell

She fell down the ladder. - O, merdivenden düştü.

He slipped and nearly fell. - O kaydı ve neredeyse düşecekti.

düş
plummet

Tom's grades soon plummeted. - Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.

The share price is plummeting – get out while you can. - Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.

düş
pie in the sky
Denize düşen yılana sarılır
(Atasözü) A drowning man will catch a strow
Kendi düşen ağlamaz
(Atasözü) As you make your bed, you'll lie on it
düş
decayed
kişi başına düşen milli gelir
Per capita income
Denize düşen yılana sarılır
A drowning man will clutch at a straw
Kendi düşen ağlamaz
As you make your bed, so you must lie in it
adam başına düşen
workload
alına düşen bukle
quiff
aykırı düşen
interfering
aykırı düşen
conflicting
aşağı düşen
precipitate
burunundan düşen bin parça olmak
to look very disgruntled, wear a very sour face
denize düşen yılana sarılır
(Atasözü) A drowning man will clutch at a straw
denize düşen yılana sarılır
any port in a storm
düş
dream, daydream, fantasy
düş
reverie
düş
delusion

When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me. - Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.

Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense. - Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.

düş
hope, aspiration, dream
düş
pink elephant
işçinin payına düşen maden
tribute
jetonu geç düşen kimse
second rater
kendi düşen ağlamaz
(Atasözü) If you get yourself into trouble then you've no right to complain
kendi sermaye paylarına düşen miktarına kadar
(Hukuk) up to the amount of their share of capital
kişi başına düşen
capitation
kişi başına düşen gelir
per capita income
kişi başına düşen pay
per capita quota
kötü yola düşen kimse
backslider
suratından düşen bin parça
very sour-faced, very annoyed-looking; very angry -looking; very grim-looking
suratından düşen bin parça olmak
to pull a long face
temerrüde düşen tüketici
(Hukuk) consumer by default
ters düşen
noncommital
ters düşen
inimical to
topluma ters düşen
indecorous
yere düşen meteor
meteorite
yüzünden düşen bin parça olmak
to wear a very sour face
yüzünden düşen bin parça olmak
to pull a long face
üzerine düşen
incumbent
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) HELEKE
DÜŞ
(Osmanlı Dönemi) f. Bak: Dû
Düş
rüya
düş
Gerçek olmayan şey, imge, hayal
düş
Uyurken zihinde beliren olayların, düşüncelerin bütünü, rüya
düş
Uyurken zihinde beliren olayların, düşüncelerin bütünü, rüya: "Dadaloğlu'm, sevdası var başımda / Gündüz hayalimde, gece düşümde."- Dadaloğlu
düş
Gerçekleşmesi istenen şey, umut
İngilizce - Türkçe

düşen teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

denize düşen yılana sarılır
A drowning man will clutch at a straw
düşen