düşünen

listen to the pronunciation of düşünen
Türkçe - İngilizce
thinking

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

I just don't want to have people thinking I'm weak. - Sadece zayıf olduğumu düşünen insanlara sahip olmak istemiyorum.

regardful
careful
considering
deliberative
reasonable
düşünen ve iradesini kullanan insan
ego
düşün
{f} think

I think it'll rain today. - Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.

I think he is a doctor. - Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.

düşün
think of

What do you think of modern art? - Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

What do you think of the original plan? - Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?

düşün
thought

She put down her thoughts on paper. - Düşüncelerini kağıda döktü.

Words express thoughts. - Kelimeler düşünceleri ifade eder.

düşün
ponder

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

We all pondered over what had taken place. - Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something. - Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

When I contemplate the sea, I feel calm. - Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.

He contemplated taking a trip to Paris. - Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.

düşün
meditate

He meditated for two days before giving his answer. - Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.

Do you meditate, Tom? - Üzerinde düşünür müsün?

düşün
{f} deliberate

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

düşün
think up
başkalarını düşünen
altruistic
düşün
idea

I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea. - Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım.

I have no idea what that guy is thinking. - Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

She's considering changing her life. - Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.

His suggestion is worth considering. - Onun önerisi düşünmeye değer.

düşün
considered

It is considered impossible to travel back to the past. - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

Tom considered his options. - Tom seçeneklerini düşündü.

düşün
thinkup
enine boyuna düşünen
contemplator
farklı düşünen kişi
deviationist
ileriyi düşünen
long-sighted
kamu yararını düşünen
public spirited
kamu yararını düşünen
public minded
kamu yararını düşünen kimse
public spirited person
kara kara düşünen
broody
kara kara düşünen kimse
brooder
kendi çıkarını düşünen
number one
kendini düşünen
self absorbed
kendini düşünen
self oriented
kendini düşünen
selfish
kendini düşünen
self centred
kendini düşünen
self centered
makul düşünen
hardheaded
mantıklı düşünen kimse
reasoner
toplum yararını düşünen
public spirited
Türkçe - Türkçe

düşünen teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide
düşünen