dövmek

listen to the pronunciation of dövmek
Türkçe - İngilizce
beat

If you want to beat a dog, you can always find a stick. - Eğer bir köpeği dövmek istiyorsan, her zaman bir sopa bulabilirsin.

She won't stop beating me. - O beni dövmekten vazgeçmeyecek.

pound
skin
bray
bombard
pommel
degenerate
walloping
kick about
spank
kick around
triturate
bastinado
strike
beetle
abuse
flagellate
buffet
pummel
rough
flail
forge
thrash
to shell, bombard
knock about
batter
to beat, flog, thrash, paste
castigate
beat up
(pamuk) scutch
belabor
bruise
to blast (a place) with cannon fire or artillery fire
beat out
to beat, to flog, to thrash; to hammer, to forge, to pound; to bombard
to forge (hot metal)
bash up
to tamp, pound down
(maden) swage
to beat (laundry, a rug, etc.)
club
hammer
punish
cudgel
hide
to pound (something) to a powder
drub
flog
tan
belabour [Brit.]
cane
chastise
baste
knock around
(for waves, rain, etc.) to pound, beat, strike
give smb. a thrashing
to beat (eggs, food)
lam
to thresh (grain)
(havanda) bray
{f} whip
{f} sock
birch
take care of
thwack
lambaste
swinge
give it to
up beat
{f} wallop
dövme
tattoo

Did you know that in Japan, if you have a tattoo, you won't be allowed to bathe in many of the hot spring resorts? - Japonya'da, eğer bir dövmen varsa, kaplıcaların birçoğunda yıkanmana izin verilmeyeceğini biliyor muydun?

Tom put a Band-Aid over his small tattoo of a spider so he would be allowed into a Japanese hot spring. - Tom bir Japon kaplıcasına girebilmek için küçük örümcek dövmesinin üzerine bir yara bandı yapıştırdı.

dövme
beating

Sami began beating Layla. - Sami, Leyla'yı dövmeye başladı.

Tom kept beating Mary. - Tom Mary'yi dövmeye devam etti.

demir dövmek
forge
dövmek havanda
bray
dövmek (maden)
swage
dövme
pound
dövme
{i} thump
dövme
{i} battering
kayışla dövmek
leather
birini dövmek
(Argo) lay into
dizini dövmek
rue
dövme
wrought iron
dövme
abuse
dövme
knock
dövme
upsetting
evire çevire dövmek
thrash soundly
ince bir dalla dövmek
switch
sopa ile dövmek
cudgel
sopayla dövmek
club
sopayla dövmek
cane
sopayla dövmek
bludgeon
tokmakla dövmek
mail
çekiçle dövmek
hammer
çekiçle dövmek
peen
öldüresiye dövmek
clobber
döv
{f} flail
döv
flog

You're flogging a dead horse. - Havanda su dövüyorsun.

döv
{f} flogging

You're flogging a dead horse. - Havanda su dövüyorsun.

döv
{f} walloping
döv
{f} hammering
döv
drub
döv
trounce
döv
{f} spank
döv
thrash
döv
{f} hammered
döv
{f} spanking
döv
{f} flagellate
döv
kick about
döv
kick around
dövme
{i} flogging
dövme
forging
dövme
drubbing
dövme
flagellata
dövme
hammered
dövme
flagellate
(dalga) dövmek
break over
(keten) tokmakla dövmek
(Tekstil) swingle
acımasızca dövmek
clobber
bir güzel dövmek
(Argo) tan someone's hide
davul dövmek
to beat a drum
demir dövmek
to work iron
demir dövmek
to forge
demiri tavındayken dövmek
(deyim) strike while the iron is hot
dizini dövmek
1. to be filled with remorse. 2. to be bitterly sorry
dizini dövmek
to feel very sorry, to rue
dizini dövmek
beat one's chest
döv
swinge
döv
{f} hammer
döv
swingeing
döv
larrup
dövme
wrought (iron)
dövme
forged
dövme
hiding
dövme
(maden) swaging
dövme
dressing down
dövme
tanning
dövme
basting
dövme
dehusked wheat
dövme
beaten
dövme
beating, battering, pounding; forging; tattoo; forged, wrought
dövme
hammering
dövme
wrought
dövme
pounding
dövme
beating, pounding
dövme
lacing
dövme
pelt
dövme
battery
dövme
dressingdown
evire çevire dövmek
to give sb a good beating
eşek sudan gelinceye kadar dövmek
to beat sb to a pulp, to give sb a good beating, to beat the daylights out of sb, to knock the daylights out of sb
eşek sudan gelinceye kadar dövmek
knock galley west
eşek sudan gelinceye kadar dövmek
beat out smb.'s brains
eşek sudan gelinceye kadar dövmek
to give (someone) a good thrashing
eşek sudan gelinceye kadar dövmek
tan smb.'s hide
eşeke gücü yetmeyip semerini dövmek
(Konuşma Dili) to vent one's fury on a less powerful person than the one in charge
fena dövmek
tan smb.'s hide
harman dövmek
to thresh
harman dövmek
to thresh grain
harman dövmek
thresh
harman dövmek
thrash
havanda dövmek
pestle
havanda su dövmek
(deyim) preach to the converted
havanda su dövmek
(deyim) flog a dead horse
havanda su dövmek
beat the air
havanda su dövmek
(deyim) carry coals to newcastle
havanda su dövmek
to beat the air
havanda su dövmek
to do something that gets one nowhere; to be engaged in useless and profitless activities
havanda su dövmek
carry coal to newcastle
havanda su dövmek
(deyim) plough the sands
kahve dövmek
pound up coffee in a mortar
kahve dövmek
to pound up coffee in a mortar
kalıpta dövmek
swage
kemerle dövmek
belt
kıyasıya dövmek
beat somebody black and blue
sopa ile dövmek
swish
sopa ile dövmek
to club
sopayla dövmek
birch
soğuk dövmek
cold hammer
tepesinde havan dövmek
1. (for people upstairs) to disturb (people downstairs) by making noise, try to bring the ceiling down on (those living downstairs). 2. stubbornly to refuse to let (someone) forget something, continually to remind (someone) of something. 3. constantly to pester (someone) about something
terlikle dövmek
slipper
tokmakla dövmek
to mall, to swingle
usturpa ile dövmek
rope's end
çekiçle dövmek
emboss
çekiçle dövmek
to peen
çok kötü dövmek
wallop
öldürene kadar dövmek
beat to death
ölümüne dövmek
beat to death
Türkçe - Türkçe
çalmak, vurmak
Vurarak canını acıtmak
Ateşte kızdırılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek
Çamaşır, halı gibi şeyleri tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek
Çarpmak, vurmak
Davul vb
Topa tutmak. Çarpmak, vurmak: "Ayakları ile suyu dövüp ürküttüğü balığı gagası ile havalandıran beyaz pelikan."- S. F. Abasıyanık
Vurarak canını acıtmak: "Harp Divanına vermeden önce, şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!"- H. E. Adıvar. Çamaşır, halı gibi şeyleri tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek
Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek
Topa tutmak
Ezmek veya çırpmak
Davul vb. çalmak, vurmak
(Osmanlı Dönemi) TARK
benzetmek
(Osmanlı Dönemi) SAHK
(Osmanlı Dönemi) REFİŞ
(Osmanlı Dönemi) LATS
(Osmanlı Dönemi) HEVRE
(Osmanlı Dönemi) SABSABA
hırpalamak
(Osmanlı Dönemi) CEŞŞ
havanda su dövmek
(deyim) boşuna uğraşmak
dövme
Vücut derisi üzerine iğne gibi sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak yoluyla yapılan çıkmaz yazı veya resim
dövme
Kızgın durumda iken dövülerek biçim verilmiş (metal eşya)
dövme
Dövülerek yapılan
dövme
Dövmek işi
dövme
Dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday ve bundan yapılan yemek
dövmek