dövme

listen to the pronunciation of dövme
Türkçe - İngilizce
tattoo

Did you know that in Japan, if you have a tattoo, you won't be allowed to bathe in many of the hot spring resorts? - Japonya'da, eğer bir dövmen varsa, kaplıcaların birçoğunda yıkanmana izin verilmeyeceğini biliyor muydun?

Would you ever consider getting a tattoo? - Şu ana kadar dövme yaptırmayı düşündünüz mü?

beating

Tom kept beating Mary. - Tom Mary'yi dövmeye devam etti.

They begin beating her. - Onlar onu dövmeye başladılar.

pound
battering
wrought (iron)
forged
hiding
(maden) swaging
dressing down
tanning
basting
hammered
dehusked wheat
beaten
beating, battering, pounding; forging; tattoo; forged, wrought
hammering
wrought
pounding
beating, pounding
{i} thump
wrought iron
abuse
knock
upsetting
{i} flogging
forging
drubbing
flagellata
flagellate
lacing
pelt
battery
dressingdown
dövmek
beat

Everyone wants to beat us. - Herkes bizi dövmek istiyor.

She won't stop beating me. - O beni dövmekten vazgeçmeyecek.

dövme altın
beaten gold
dövme demir
wrought iron
dövme dondurma
hand-churned ice cream
dövme
forging
dövme makinesi
beating machine, upsetting machine
dövme parça
forging
dövme presi
forging press
dövme yapmak
tattoo
dövme yaptırmış
tattooed
dövme çekici
sledge
dövme çelik
forged steel
dövme çelik
wrought steel
dövmek
{f} forge
dövmek
{f} whip
dövmek
{f} cane
dövmek
pound
dövmek
{f} sock
dövmek
spank
dövmek
skin
dövmek
bray
dövmek
bombard
dövmek
pommel
dövmek
degenerate
dövmek
walloping
dövmek
kick about
dövmek
kick around
dövmek
triturate
dövmek
bastinado
dövmek
strike
dövmek
beetle
dövmek
abuse
dövmek
flagellate
dövmek
buffet
dövmek
pummel
dövmek
rough
çelik dövme
(Askeri) steel forging
döv
{f} flail
döv
flog

You're flogging a dead horse. - Havanda su dövüyorsun.

döv
{f} flogging

You're flogging a dead horse. - Havanda su dövüyorsun.

döv
{f} walloping
döv
{f} hammering
döv
drub
döv
trounce
döv
{f} spank
döv
thrash
döv
{f} hammered
döv
{f} spanking
döv
{f} flagellate
döv
kick about
döv
kick around
dövmek
flog
dövmek
birch
dövmek
take care of
dövmek
thwack
dövmek
lambaste
dövmek
swinge
dövmek
give it to
dövmek
up beat
dövmeler
tattoos
döv
swinge
döv
{f} hammer
döv
swingeing
döv
larrup
dövmek
flail
dövmek
thrash
dövmek
to shell, bombard
dövmek
knock about
dövmek
batter
dövmek
to beat, flog, thrash, paste
dövmek
castigate
dövmek
beat up
dövmek
(pamuk) scutch
dövmek
belabor
dövmek
bruise
dövmek
to blast (a place) with cannon fire or artillery fire
dövmek
beat out
dövmek
to beat, to flog, to thrash; to hammer, to forge, to pound; to bombard
dövmek
to forge (hot metal)
dövmek
bash up
dövmek
to tamp, pound down
dövmek
(maden) swage
dövmek
to beat (laundry, a rug, etc.)
dövmek
club
dövmek
hammer
dövmek
punish
dövmek
cudgel
dövmek
hide
dövmek
to pound (something) to a powder
dövmek
drub
dövmek
tan
dövmek
belabour [Brit.]
dövmek
chastise
dövmek
baste
dövmek
knock around
dövmek
(for waves, rain, etc.) to pound, beat, strike
dövmek
give smb. a thrashing
dövmek
to beat (eggs, food)
dövmek
lam
dövmek
to thresh (grain)
dövmek
(havanda) bray
dövmek
{f} wallop
dövmek
{f} lather
dövmek
lace
dövmek
{f} spifflicate
dövmek
{f} larrup
dövmek
upset
dövmek
give a beating
dövmek
bung
dövmek
cowhide
dövmek
taw
dövmek
{f} belabour
dövmek
dust smb.'s jacket
dövmek
whack
dövmek
give the stick
dövmek
{f} whale
dövmek
{f} maul
dövmek
whang
dövmek
lam into
dövmek
{f} spiflicate
dövmek
{f} whop
dövmek
mall
dövmek
{f} trounce
dövmek
{f} pelt
dövmek
lay into
dövmek
{f} lick
dövmek
{f} slog
dövmek
curry
dövmek
lay in
harman dövme
threshing
harman dövme makinesi
thrashing machine, thrasher
kayışla dövme
leathering
kemerle dövme
strap
maden dövme
swage
maden dövme kalıbı
swage
panel dövme
(Otomotiv) panel beating
panel dövme aleti
(Otomotiv) panel beating spoon
panel dövme çekici
(Otomotiv) panel beating hammer
serbest dövme
open die forging
Türkçe - Türkçe
Vücut derisi üzerine iğne gibi sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak yoluyla yapılan çıkmaz yazı veya resim
Kızgın durumda iken dövülerek biçim verilmiş (metal eşya)
Dövülerek yapılan
Dövmek işi
Dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday ve bundan yapılan yemek
dövme yapmak
Vücuda dövme işlemek
Dövmek
(Osmanlı Dönemi) TARK
Dövmek
benzetmek
Dövmek
(Osmanlı Dönemi) SAHK
Dövmek
(Osmanlı Dönemi) REFİŞ
Dövmek
(Osmanlı Dönemi) LATS
Dövmek
(Osmanlı Dönemi) HEVRE
Dövmek
(Osmanlı Dönemi) SABSABA
Dövmek
hırpalamak
Dövmek
(Osmanlı Dönemi) CEŞŞ
dövmek
çalmak, vurmak
dövmek
Vurarak canını acıtmak
dövmek
Ateşte kızdırılarak yumuşatılmış bir madeni, vurarak istenilen biçime getirmek
dövmek
Çamaşır, halı gibi şeyleri tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek
dövmek
Çarpmak, vurmak
dövmek
Davul vb
dövmek
Topa tutmak. Çarpmak, vurmak: "Ayakları ile suyu dövüp ürküttüğü balığı gagası ile havalandıran beyaz pelikan."- S. F. Abasıyanık
dövmek
Vurarak canını acıtmak: "Harp Divanına vermeden önce, şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem!"- H. E. Adıvar. Çamaşır, halı gibi şeyleri tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek
dövmek
Bir şeyi toz durumuna getirmek için ezmek
dövmek
Topa tutmak
dövmek
Ezmek veya çırpmak
dövmek
Davul vb. çalmak, vurmak
dövme