He did not really want to fight at all.
- Gerçekten hiç dövüşmek istemiyordu.
Tom doesn't want to have to fight you.
- Tom seninle dövüşmek zorunda kalmak istemiyor.
Tom knows better than to fight with you.
- Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.
They refused to fight.
- Onlar dövüşmeyi reddetti.
This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
- Bu, elinin biri arkanda bağlıyken biriyle dövüşmek gibidir.
I wish they would stop fighting.
- Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar.
The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.
- Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
In real combat, you must not forget that hesitation is a very dangerous thing.
- Gerçek dövüşte, duraksamanın çok tehlikeli bir şey olduğunu unutmamalısın.