They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Tom knows better than to fight with you.
- Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.
Tom isn't fighting, is he?
- Tom dövüşmüyor, değil mi?
The mother separated the fighting children.
- Anne dövüşen çocukları ayırdı.
In real combat, you must not forget that hesitation is a very dangerous thing.
- Gerçek dövüşte, duraksamanın çok tehlikeli bir şey olduğunu unutmamalısın.
The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.
- Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.