When I woke up this morning, the rain had turned into snow.
- Bu sabah uyandığımda, yağmur kara dönmüştü.
This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.
- Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.
I order you to turn right.
- Sana sağa dönmeni emrediyorum
I was too stunned to talk.
- Ben konuşmak için çok serseme dönmüştüm.
Tom didn't seem stunned.
- Tom serseme dönmüş görünmüyordu.
This differential equation can be easily solved by Laplace transform.
- Bu diferansiyel denklemler Laplace dönüşümüyle kolayca çözülebilir.
In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations.
- İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.
The first Ferris wheel was built in 1893 in Chicago.
- İlk dönme dolap 1893 yılında Chicago'da inşa edildi.
What I like best is going on Ferris wheels.
- Dönme dolaba binmek benim en sevdiğim şeydir.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
Tom can't back down now.
- Tom şimdi sözünden dönemez.
Tom will never back down.
- Tom asla sözünden dönmeyecek.
I saw his car veering to the right.
- Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.
The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas.
- Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.
There is a rotating restaurant at the top of this tower.
- Bu kulenin tepesinde döner restoran var.
He left the Mexican capital to return to Texas.
- O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
- Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
After a long absence, she returned home.
- Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
After I returned from Turkey, my Turkish deteriorated.
- Türkiye'den döndükten sonra Türkçem zayıfladı.
Tom found himself bewildered.
- Tom kendini şaşkına dönmüş buldu.
The detectives were baffled.
- Dedektifler şaşkına dönmüştü.
Tom was a bit baffled by Mary's request.
- Tom Mary'nin isteği tarafından şaşkına dönmüştü.
My husband was so flabbergasted he dropped his car keys.
- Kocam o kadar şaşkına dönmüştü ki araba anahtarlarını düşürdü.
We were flabbergasted.
- Biz şaşkına dönmüştük.