The player made a splendid comeback.
- Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.
His hair has turned white.
- Saçları beyaza dönüştü.
Tom often forgets to use his turn signal.
- Tom çoğunlukla dönüş sinyalini kullanmayı unutur.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
- Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
The lesson on reflexive verbs is always difficult for the students.
- Dönüşlü fiiller dersi öğrenciler için her zaman zordur.
Layla's love turned to revenge.
- Leyla'nın sevgisi intikama dönüştü.
Now there is no turning back.
- Şimdi geriye dönüş yok.
Our trip to Africa is turning into a catastrophe.
- Afrika'ya gezimiz bir felakete dönüşüyor.
I had trouble finding my way back to my hotel last night.
- Dün gece otele dönüş yolumu bulmada sıkıntı yaşadım.
Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
- İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.