The player made a splendid comeback.
- Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.
Modern science has turned many impossibilities into possibilities.
- Modern bilim birçok olanaksızlıkları olanaklı hale dönüştürmüştür.
Late in March 1841, his cold turned into pneumonia.
- Mart 1841 sonlarına doğru onun soğuk algınlığı pnömoniye dönüştü.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
The dog waited day after day for its master's return.
- Köpek her gün sahibinin dönüşünü bekledi.
There is no returning to our younger days.
- Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
There is no returning on the road of life.
- Yaşam yolunda dönüş yoktur.
The lesson on reflexive verbs is always difficult for the students.
- Dönüşlü fiiller dersi öğrenciler için her zaman zordur.
Layla's love turned to revenge.
- Leyla'nın sevgisi intikama dönüştü.
That country is turning into a society with high education.
- O ülke yüksek öğrenim görmüş bir topluma dönüşüyor.
Nicolas Flamel dreamed of turning lead into gold.
- Nicolas Flamel kurşunu altına dönüştürmeyi hayal etti.
Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
- İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
She could not find her way back.
- O, geri dönüş yolunu bulamadı.