O tehlikeli bir kavis. Orada birçok kaza oldu.
- That's a dangerous curve. There've been many accidents there.
Bir gülümseme, her şeyi düzelten bir eğridir.
- A smile is a curve that sets everything straight.
Bana Pareto eğrisini çiz.
- Draw me the Pareto curve.
O, virajsız uzun bir yoldur.
- It's a long road with no curves.
Hakiki kadınların kıvrımları vardır.
- Real women have curves.
Bir tebessüm bir kadının vücudunda en güzel kıvrımdır.
- A smile is the most beautiful curve on a woman's body.
Sen çan eğrisinin tepesindesin.
- You're on top of the bell curve.
Düz bir çizgi bir eğrinin önemsiz bir örneğidir.
- A straight line is a trivial example of a curve.
to curve a ball in pitching it.
the road curves to the right.
to curve a pipe.