Kimse ülkemi eleştirmek istemiyor.
- Nobody wants to criticize my country.
Hiç kimse ülkemi eleştirmek istemedi.
- Nobody wanted to criticize my country.
Cumhuriyetçi Parti liderleri Başkan Hayes'i eleştirdi.
- Republican Party leaders criticized President Hayes.
Bu derginin editörü ve yayıncısı bazı okuyucular tarafından eleştirildi.
- The editor and publisher of this magazine was criticized by some readers.
O bir eleştirmen olarak gittikçe daha çok ünlü oldu.
- He became more and more famous as a critic.
Bu makalenin yazarı, ünlü bir eleştirmendir.
- The author of this article is a famous critic.
Entelektüel karşıtlık, çoğunlukla elitizm'i eleştirmenin kılık değiştirmesiyle ifade edilir.
- Anti-intellectualism is often couched in the disguise of criticizing elitism.
Eleştirmek, yapmaktan daha kolaydır.
- Criticizing is easier than doing.
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
- The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
Bu kadar kritik olmayın.
- Do not be so critical.
Tom'un bir sürü muhalifleri vardı.
- Tom had many critics.
Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.
- This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.
Bu kadar eleştirici olmayın.
- Don't be so critical.
Diğerlerini eleştirmek için hızlıydı.
- He was quick to criticize others.
Hiç kimse ülkemi eleştirmek istemedi.
- Nobody wanted to criticize my country.
criticize= revealing or pointing out wrong or foulty points, maybe not making a judgement (considering living in democracy and freedom, unless it is a Monocracy).