Gergedanın üç türü ciddi olarak tehlike altında.
- Three species of rhinoceros are critically endangered.
O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
- You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
Bu kadar kritik olmayın.
- Do not be so critical.
Başkalarının eksikliklerine karşı çok hassasınız.
- You are too critical of others' shortcomings.
Bu kadar eleştirici olmayın.
- Don't be so critical.
Ben çok eleştirel olabileceğimi düşünmekteyim.
- I've been thinking that I may have been too critical.
Eleştirel düşünme nedir?
- What is critical thinking?
O benim hakkımda titizdi.
- He was critical of me.
This is a critical moment.
The political situation was so critical that the government declared the state of siege.
The patient's condition is critical.
The movie was a critical success, but bombed at the box-office.