O, çok geçmeden tövbe etti.
- He came to repent before long.
Kısa zevk, uzun tövbe.
- Short pleasure, long repentance.
Tövbe etmek için çok geç.
- It is too late to repent.
Sınavda başarısız oluncaya kadar tembelliğinden pişman olmadı.
- He did not repent of his idleness till he failed in the examination.
Sen çarmıhta pişman olacaksın.
- You'll repent at the cross.