Yeni bir web sitesi yaratmak zorundayım.
- I have to create a new website.
Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor.
- They want to create a synthetic life form.
Zayıflamanın tek yolu yediğinden daha fazla kalori yakarak bir kalori açığı oluşturmaktır.
- The only way to lose weight is to create a caloric deficit by burning more calories than you eat.
Akıllı telefonlar için bir uygulama oluşturmak çok zor mudur?
- Is it very difficult to create an app for smartphones?
Biz hiç yeni sorunlar yaratmak istemiyoruz.
- We don't want to create any new problems.
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
- They voted to create a committee.
Ben bir örnek oluşturursam, onu benim için düzeltir misin?
- If I create an example, will you correct it for me?
Allah dünyayı yarattı.
- God created the world.
Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
- People of Almaty, let us create a child-friendly city!
James Cameron film yapmak için yeni bir yol ortaya çıkardı.
- James Cameron created a new way to make movies.
Başka bir deyişle, biz zaman yaratırız, biz zaman yapıcılarıyız ve biz zamanı istediğimizi yapmak için yaratırız.
- In other words, we create time, we are time-makers, and we create it in order to do whatever we want to.
Bütün insanlar eşit yaratılmaz.
- Not all men are created equal.
Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür.
- Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.
Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
- The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
Tatoeba sitesi Japon bir adam tarafından mı oluşturuldu?
- Was the Tatoeba site created by a Japanese guy?
İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
- Human beings are created to create things.
Tom tüm insanların eşit yaratıldığına inanıyor.
- Tom believes that all men are created equal.
Biz Tanrı'nın suretinde yaratıldık.
- We were created in God's image.
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Allah dünyayı yarattı.
- God created the world.
354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.
- Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.
Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.
- We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.
Ayrılıkçı hareket ülke içinde çatışma yaratıyor.
- The separatist movement is creating conflict within the country.
Sıfırdan bir ülke yaratmada bir deney gerçekleştirin.
- Perform an experiment in creating a country from scratch.
O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir.
- She's good at creating the narrative of a crime.
According to the Bible, God created the universe in six days.
A sudden chemical spill on the highway created a chain-collision which created a record traffic jam.
Couturiers create exclusive garments for an affluent clientele.
Children usually enjoy creating, never mind if it's of any use.
Under the concordate with Belgium, at least one Belgian clergyman must be created cardinal; by tradition, every archbishop of Mechelen is thus created a cardinal.
Henry VIII created him a Duke.
... OBAMA: OK. We need to create jobs here. And both Governor Romney and I agree actually ...
... garage. We will be able to create life forms that don't exist today. ...