create

listen to the pronunciation of create
İngilizce - Türkçe
{f} meydana getirmek
yaratmak

İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar. - Human beings are created to create things.

Onlar sentetik yaşam formu yaratmak istiyor. - They want to create a synthetic life form.

{f} oluşturmak

Zayıflamanın tek yolu yediğinden daha fazla kalori yakarak bir kalori açığı oluşturmaktır. - The only way to lose weight is to create a caloric deficit by burning more calories than you eat.

Web sitesi oluşturmak için birini arıyorum. - I'm looking for someone to create a website.

vücut vermek
peyda etmek
(Osmanlıca) ihdas
ortaya çıkarmak
(Bilgisayar) yaratma

Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak. - Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.

İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar. - Human beings are created to create things.

(Havacılık) e yol açmak
meydana koymak
var etmek
türetmek
(Bilgisayar) oluştur

Onların şirketi kırk yeni iş oluşturdu. - Their company created forty new jobs.

Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar. - They voted to create a committee.

düşmek
yol açmak
-e yol açmak
yarat

Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım. - If God doesn't exist in our world, then I will create God with my own hands.

Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak. - Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.

atamak
neden olmak
{f} yapmak

Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız. - We'll also have to create a separate smoking section, won't we?

Başka bir deyişle, biz zaman yaratırız, biz zaman yapıcılarıyız ve biz zamanı istediğimizi yapmak için yaratırız. - In other words, we create time, we are time-makers, and we create it in order to do whatever we want to.

tayin etınek
mızmızlan/ata/yarat
tertip etmek
{f} yetki vermek
oluşturulmak
create a
(Bilgisayar) oluştur
create a file
dosya oluşturmak
create a new
(Bilgisayar) aşağıdakini oluştur
create a stir
sansasyon yaratmak
create account
(Bilgisayar) hesap oluşturma
create accounts
(Bilgisayar) hesap oluştur
create control
(Bilgisayar) denetim oluştur
create custom
(Bilgisayar) özel oluştur
create database
(Bilgisayar) veritabanı yarat
create date
(Bilgisayar) oluşturma tarihi
create default
(Bilgisayar) varsayılan yarat
create desktop
(Bilgisayar) masaüstü oluştur
create disk
(Bilgisayar) disketi yarat
create filter
(Bilgisayar) süzgeç oluştur
create folder
(Bilgisayar) klasör oluştur
create folder
(Bilgisayar) klasör yarat
create group
(Bilgisayar) grup oluştur
create image
(Bilgisayar) resim oluştur
create in
(Bilgisayar) oluşturulacak yer
create in
(Bilgisayar) oluşturma yeri
create instance
(Bilgisayar) örnek oluştur
create link
(Bilgisayar) bağ oluştur
create mail
(Bilgisayar) posta oluştur
create menu
(Bilgisayar) menü oluştur
create names
(Bilgisayar) ad yarat
create names
(Bilgisayar) ad oluştur
create new
(Bilgisayar) yeni oluştur
create new
(Bilgisayar) yeni yarat
create page
(Bilgisayar) oluşturma sayfası
create quite a stir among
ortamı germek
create room
(Bilgisayar) oda oluştur
create share
(Bilgisayar) paylaşım oluştur
create shortcut
(Bilgisayar) kısayol oluşturmak
create shortcut
(Bilgisayar) kısayol yarat
create shortcut
(Bilgisayar) kısayol oluştur
create user
(Bilgisayar) kullanıcı oluştur
create value
değer yaratmak
create view
(Bilgisayar) görünüm oluştur
create a stink
kıyameti koparmak
create a vacuum
vakum yarat
create again
yeniden yarat
create by mixing
karıştırarak yap
create by quilting
yorgan yap
create from raw material
ham maddeden üret
create from raw stuff
ham maddeden üret
create jobs
istihdam olanağı oluşturmak
create mentally
zihinde yarat
create with words
kelimelerle yarat
create a racket
raket oluşturma
create an impression
Bir etki yaratmak
create an impression
Bir izlenim bırakmak; bir etki bırakmak
create bloody murder, hell
gürültü koparmak, ortalığı velveleye vermek
create jobs
iş yaratmak
create new
yaratmak yeni
create password
şifre oluşturmak
create a brand
marka yaratmak
create a change
değişiklik yaratmak
create a copy
(Bilgisayar) kopya yarat
create a copy
(Bilgisayar) kopya oluştur
create a disturbance
karışıklık çıkarmak
create a furor
sansasyon yaratmak
create a furore
sansasyon yaratmak
create a garden
bahçe kurmak
create a job
(Bilgisayar) iş oluştur
create a line
(Bilgisayar) çizgi oluşturur
create a link
(Bilgisayar) bağlantı yarat
create a market
pazar oluşturmak
create a market
(Ticaret) pazar yaratmak
create a need
ihtiyaç oluşturmak
create a plan
(Bilgisayar) plan oluştur
create a problem
problem olmak
create a rift
ara bozmak
create a rift
aralarını açmak
create a scandal
olay çıkarmak
create a scene
(deyim) rezalet çıkarmak
create a stir
heyecan uyandırmak
create a stir
heyecan yaratmak
create a style
tarz yaratmak
create a subweb
(Bilgisayar) alt web oluştur
create a subweb
(Bilgisayar) alt web oluşturma
create a tension
gerginlik yaratmak
create a vacuum
vakum yaratmak
create again
yeniden yaratmak
create an index
(Bilgisayar) bir dizin yarat
create an index
(Bilgisayar) dizin oluştur
create an opportunity
fırsat yaratmak
create anxiety
kaygı yaratmak
create anxiety
kaygı uyandırmak
create autotext
(Bilgisayar) otomatik metin oluştur
create autotext
(Bilgisayar) otomatik metin yarat
create balance
denge yaratmak
create button
(Bilgisayar) düğme yarat
create certsvc
(Bilgisayar) certsvc oluştur
create children
(Bilgisayar) alt öğe oluştur
create clips
(Bilgisayar) klip oluştur
create conflict
zıtlık yaratmak
create copy
(Bilgisayar) kopya oluştur
create dfs
(Bilgisayar) dfs oluştur
create directory
dizin yarat
create disorder
karmakarışık etmek
create empty
(Bilgisayar) boş yarat
create envelope
(Bilgisayar) zarf yarat
create envelope
(Bilgisayar) zarf oluştur
create envelope
(Bilgisayar) zarf yaratmayı
create error
(Bilgisayar) hata oluştur
create files
(Bilgisayar) dosya oluştur
create form in
(Bilgisayar) formun yaratılacağı yer
create freeform
(Bilgisayar) serbest form oluştur
create fund
fon yaratmak
create irps
(Bilgisayar) ırp'leri oluştur
create item of type
(Bilgisayar) yaratılacak öğenin türü
create items
(Bilgisayar) öğe oluştur
create mentally
zihinde yaratmak
create mirror
(Bilgisayar) yansı oluştur
create names in
(Bilgisayar) ad oluşturma yeri
create names in
(Bilgisayar) adın yaratılacağı yer
create need
ihtiyaç doğurmak
create new key
(Bilgisayar) yeni anahtar oluştur
create new page
(Bilgisayar) yeni sayfa oluştur
create new site
(Bilgisayar) yeni site oluştur
create new task
(Bilgisayar) yeni görev oluştur
create new web
(Bilgisayar) yeni web oluştur
create new web
(Bilgisayar) yeni web sayfası oluştur
create now
(Bilgisayar) şimdi oluştur
create object
(Bilgisayar) nesne oluştur
create object
(Bilgisayar) oluştur nesne
create only
(Bilgisayar) sadece oluştur
create opportunity
imkan yaratmak
create out of nothing
yoktan var etmek
create out of nothing
yoktan yaratmak
create paused
(Bilgisayar) yaratma duraklatıldı
create process
(Bilgisayar) işlem oluştur
create query
(Bilgisayar) sorgu oluştur
create queue
(Bilgisayar) sıra oluştur
create queue
(Bilgisayar) kuyruk yarat
create request
(Bilgisayar) istek oluştur
create role
(Bilgisayar) rol oluştur
create scope
(Bilgisayar) kapsam oluştur
create sub keys
(Bilgisayar) alt anahtar oluştur
create subkey
(Bilgisayar) alt anahtar oluştur
create tension
gerginlik yaratmak
create text
(Bilgisayar) metin oluştur
create thread
(Bilgisayar) iş parçacığı oluştur
create trouble
fitne sokmak
create two
(Bilgisayar) yansıtılmış kılavuzlu
create url
(Bilgisayar) url oluştur
create/format
(Bilgisayar) oluştur/biçimlendir
could not create file!
(Bilgisayar) dosya yaratılamadı!
created
(Bilgisayar) oluşturulma
created
yaratılan
created
(Bilgisayar) oluşturan
created
(Bilgisayar) yaratılma

Bütün insanlar eşit yaratılmaz. - Not all men are created equal.

Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür. - Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.

created
(Bilgisayar) oluşturuldu

Tatoeba sitesi Japon bir adam tarafından mı oluşturuldu? - Was the Tatoeba site created by a Japanese guy?

Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu. - The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.

created
(Bilgisayar) yaratma

İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar. - Human beings are created to create things.

created
(Bilgisayar) yaratıldı

Biz Tanrı'nın suretinde yaratıldık. - We were created in God's image.

Edebiyattaki her kusursuz adam, her zaman bir kadının kalemi tarafından yaratıldı. - Every perfect man in literature has always been created by the pen of a woman.

created
(Bilgisayar) oluşturma
created
(Bilgisayar) oluşturma tarihi
created
(Bilgisayar) yaratma tarihi
created
yaratılmış

İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır. - Human beings were created in God's image.

Pidginler kölelik nedeniyle yaratılmıştır. - Pidgins were created because of slavery.

created
(Bilgisayar) oluşturulma tarihi
event create
(Bilgisayar) olay oluşturma
created
{f} yarat

Allah dünyayı yarattı. - God created the world.

354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı. - Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.

creating
{f} yarat

Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız. - We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.

Sıfırdan bir ülke yaratmada bir deney gerçekleştirin. - Perform an experiment in creating a country from scratch.

creates
yaratmalar
creates
yaratır
creating
yaratma

O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir. - She's good at creating the narrative of a crime.

Sıfırdan bir ülke yaratmada bir deney gerçekleştirin. - Perform an experiment in creating a country from scratch.

raise/make/create a stink
kıyameti koparmak
to create ambiance
ortam yaratmak
always create backup
(Bilgisayar) her zaman yedekle
always create backup copy
(Bilgisayar) her zaman yedekle
cause/create a stir
herkesin ilgisini çekmek
re create
yenilemek
re create
yeniden yaratmak
İngilizce - İngilizce
To put into existence

According to the Bible, God created the universe in six days.

To manufacture
To cause, bring a (non-object) about by action

A sudden chemical spill on the highway created a chain-collision which created a record traffic jam.

To design, invest with a new form, shape etc

Couturiers create exclusive garments for an affluent clientele.

created, resulting from creation
To be creative, imaginative

Children usually enjoy creating, never mind if it's of any use.

To confer a cardinalate, which can't be inherited, but most often bears a pre-existent title (notably a church in Rome)

Under the concordate with Belgium, at least one Belgian clergyman must be created cardinal; by tradition, every archbishop of Mechelen is thus created a cardinal.

To confer a title of nobility, not by descent, but by giving a title either initiated or restored for the incumbent

Henry VIII created him a Duke.

{v} to form, make, cause, produce, beget
To create something means to cause it to happen or exist. We set business free to create more jobs in Britain Criticizing will only destroy a relationship and create feelings of failure. = produce destroy + creation crea·tion These businesses stimulate the creation of local jobs
The establishment of an employee record with a record key value that did not previously exist Establish a "new" record
To make
invest with a new title, office, or rank; "Create one a peer"
pursue a creative activity; be engaged in a creative activity; "Don't disturb him--he is creating"
bring into existence; "The company was created 25 years ago"; "He created a new movement in painting"
When someone creates a new product or process, they invent it or design it. It is really great for a radio producer to create a show like this
Produce something; imagine
to produce through artistic or imaginative effort
vt 1 to cause to come into existance; bring into being; make; originate; esp , to make or design (something requiring art, skill, invention, etc ) 2 to bring about; give rise to; cause 3 to invest with a new rank, function, etc 4 to be the first to portray (a particular role in a play) --adj created
produce an essentially new product, apply original intellectual effort See Innovate
make or cause to be or to become; "make a mess in one's office"; "create a furor"
To effect by the agency, and under the laws, of causation; to be the occasion of; to cause; to produce; to form or fashion; to renew
make, manufacture, construct, postulate, bring into beingness
create a new course
The federally-funded research and development Center for Research on Educational Accountability and Teacher Evaluation, located in The Evaluation Center at Western Michigan University in Kalamazoo and directed by Dr Daniel Stufflebeam CREATE was established on November 1, 1990, with funding from the U S Department of Education (USED), Office of Educational Research and Improvement (OERI) through October 31, 1995
[New Jerusalem]
invest with a new title, office, or rank; "Create one a peer
create or manufacture a man-made product; "We produce more cars than we can sell"; "The company has been making toys for two centuries"
name
Created; composed; begotten
make, form, give birth to
allocate and then initialize
Create N1
To invest with a new form, office, or character; to constitute; to appoint; to make; as, to create one a peer
to bring into being; to make
To bring into being; to form out of nothing; to cause to exist
start a new document
{f} produce, make
tr v To cause to exist; bring into being
The ability to spawn any object in the Docase
v To cause to exist; bring into being, to give rise to 2 To produce through artistic or imaginative effort
When a new object appears in the Gameworld
create by artistic means; "create a poem"; "Schoenberg created twelve-tone music"; "Picasso created Cubism"; "Auden made verses" pursue a creative activity; be engaged in a creative activity; "Don't disturb him--he is creating" bring into existence; "The company was created 25 years ago"; "He created a new movement in painting" invest with a new title, office, or rank; "Create one a peer
(v ) marn, mahrn
create by artistic means; "create a poem"; "Schoenberg created twelve-tone music"; "Picasso created Cubism"; "Auden made verses"
create a buzz
Create anticipation and excitement about something
create a false impression
giving a false appearance, make an erroneous impression, create incorrect opinions
create by mental act
create mentally and abstractly rather than with one's hands
create confusion
make disorder, cause bewilderment
create from raw material
make from scratch
create havoc
cause great destruction
create verbally
create with or from words
creating
Present participle of create
re-create
To create again
re-create
To create a likeness or copy of
created
{a} formed out of nothing, made, set up
creat
An usher to a riding master
To create
develop
auto-create
(Ticaret) Software system functions that automatically generate purchase or production orders based on system suggestions, instead of requiring manual review and creation by a planner or buyer. Many systems contain time fences that only allow auto-creation beyond a specified future date
created
The date the order was placed into the E*TRADE OptionsLink system This date is always the same as, or earlier than, the Executed date (if the trade has executed)
created
DATE NOT NULL Timestamp for the creation of the object
created
Date and time the article was created
created
DATE NOT NULL Creation time of the database link
created
Friday, December 04, 1998
created
(As defined by the Copyright Statute) A work is "created" when it is fixed in a copy or phonorecord for the first time; where a work is prepared over a period of time, the portion of it that has been fixed at any particular time constitutes the work as of that time, and where the work has been prepared in different versions, each version constitutes a separate work 17 U S C § 101
created
past of create
created
VARCHAR2(0) Timestamp for the grant
creates
third-person singular of create
creating
action of the verb to create
re-create
create anew; "Re-create the boom of the West on a small scale
re-create
make a replica of; "copy that drawing"; "re-create a picture by Rembrandt"
re-create
form anew in the imagination; recollect and re-form in the mind; "His mind re-creates the entire world"
re-create
create anew, remake, produce again
re-create
create anew; "Re-create the boom of the West on a small scale"
Türkçe - İngilizce

create teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

create a vision
vizyon oluşturmak
create an inventory
envanter oluşturmak
create