Çitin altından sürünmek zorunda kaldım.
- I had to crawl under the fence.
Sırtımda bir şeyin süründüğünü hissettim.
- I felt something crawling on my back.
Tom bir kayanın altında sürünüyor gibi hissetti.
- Tom felt like crawling under a rock.
Tom çitin altında sürünmeye çalıştı.
- Tom tried to crawl under the fence.
Çitin altından sürünmek zorunda kaldım.
- I had to crawl under the fence.
Emeklemeden önce yürümeye çalışma.
- Don't try to walk before you can crawl.
Kızımız emeklemeye başladı.
- Our daughter has started crawling.
Karma veya ara döviz kuru rejimlerinin destekleyicisi olan Williamson, sürünen
pariteler ve sürünen bant sistemlerini geliştirerek bunları tek bir parite gibi
dikkate almakta ve buna BBC (band -basket -crawl) adını vermektedir
(Williamson, 1998; 59-79).
O, sürünerek yataktan çıktı.
- She crawled out of bed.
Jim eve varır varmaz, o, sürünerek yatağa gitti.
- As soon as Jim got home, he crawled into bed.
Kızımız emeklemeye başladı.
- Our daughter has started crawling.
Yahoo Search has updated its Slurp Crawler to crawl web sites faster and more efficient.
The horrible sight made my skin crawl.
They crawled the downtown bars.
The rush-hour traffic crawled around the bypass.
I think I'll crawl the next hundred metres.
Don't come crawling to me with your useless apologies!.
The baby crawled the entire second floor.
Clutching my wounded side, I crawled back to the trench.
The scene of the incident was crawling with reporters for days afterwards.
The sound of fingernails on a chalkboard just makes my skin crawl.