Planıma hayır diyecek cesareti yok.
- He doesn't have the guts to say no to my plan.
Tom'un Mary'den borç para istemeye cesareti var.
- Tom has a lot of guts asking Mary for a loan.
İnsanlar genellikle içlerini barmenlerinine dökerler .
- People often spill their guts to bartenders.
Artık hiç kimsenin onu yapmak için cesareti var gibi görünmüyor.
- No one seems to have the guts to do that anymore.