Hiç yurt dışında bulundun mu?
- Have you ever been to a foreign country?
Hiç yurt dışına çıktın mı?
- Have you ever been outside the country?
Memleketime geri döneceğim.
- I am going back to my native country.
Her şahıs memleketin kamu hizmetlerine eşitlikle girme hakkını haizdir.
- Everyone has the right of equal access to public service in his country.
Paraguay, Güney Amerika'da bir ülkedir.
- Paraguay is a country in South America.
Hollanda küçük bir ülkedir.
- The Netherlands is a small country.
Babam taşrada yaşıyor.
- My father lives in the country.
Merkezi Çin'de Yangtze nehri boyunca şehirler ve taşra 50 yıldan daha fazla bir süredir ülkenin en kötü kuraklığı ile boğuşuyor.
- Cities and provinces along the Yangtze River in central China are grappling with the country's worst drought in more than 50 years.
Tom köyde yaşamayı sevmiyordu.
- Tom didn't like living in the country.
Savaş sırasında köyde yaşadılar.
- They lived in the countryside during the war.
Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.
- The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao.
Kimse ülkemden arazi satın almak istemedi.
- Nobody wanted to buy land in my country.
Tom memlekette küçük bir araziye sahiptir.
- Tom owns a small piece of land in the country.
Kırsalda yaşamaktan hoşlanacağımı hiç düşünmemiştim.
- I never thought I would enjoy living in the country.
Tom şehir hayatından vazgeçmeye ve kırsalda yaşamaya karar verdi.
- Tom decided to give up city life and live in the country.
Onun sayfiyedeki evi çok güzel.
- His property in the country is very pretty.
Savaş sırasında, onlar kırsal kesimde yaşadılar.
- During the war, they lived in the countryside.
Gelecekte kırsal kesimi ziyaret etmemiz gerekir.
- We should visit the countryside in the future.
Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.
- A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries.
Tom ülkesine sadık bir vatandaştır.
- Tom is a loyal citizen of his country.
Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.
- The people of this country are sick and tired of politics as usual.
Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.
- The government of this country oppresses its people.
Ben de İslam'ın her zaman ABD'nin hikayesinin bir parçası olduğunu biliyorum. Ülkemi tanıyan ilk ulus Fas'tı.
- I know, too, that Islam has always been a part of the story of the United States. The first nation to recognize my country was Morocco.
O ülke, ulusumuzun iç işlerine karıştı.
- That country intervened in the internal affairs of our nation.
Azarbeycan Kafkas bölgesinde en büyük ülkedir.
- Azerbaijan is the largest country in the Caucasus area.
Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve ayrılıkçı bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
- Terrorism is the most important factor for the division of a country and the creation of autonomous regions.
Her yaz kırsala giderim.
- Every summer I go to the countryside.
Tom'un niçin kırsal alanda yaşamayı tercih ettiğini düşünüyorsun?
- Why do you think Tom prefers living in the country?
Hükümet ülkemizi temiz ve yeşil hale getirmek için çaba sarf etmiştir.
- The government has made efforts to make our country clean and green.
Ben kırsalda bir hafta geçirdikten sonra tamamen tazelenmiş hissediyorum.
- I feel completely refreshed after spending a week in the country.
Birleşmiş Milletler ülkedeki seçimleri izledi.
- The U.N. monitored the country's elections.
Ülke yardım için Birleşmiş Milletler'e başvurdu.
- The country appealed to the United Nation for help.
Genellikle country müzikten hoşlanmam.
- Generally I don't like country music.
Ben country müzik dinliyorum.
- I am listening to country music.
Tom kantri müzik yapmaya başlamadan önce bir caz gitaristiydi.
- Tom was a jazz guitarist before he started playing country music.
Bu civarda bir sürü insan Amerikan folk müziğini sever.
- A lot of people around here like country music.
Tom Amerikan folk müziği şarkıcısıydı.
- Tom used to be a country music singer.
Her yaz kırsala giderim.
- Every summer I go to the countryside.
Tom ve Mary kırlarda uzun bir yürüyüş yaptılar.
- Tom and Mary took a long walk through the countryside.
Olimpiyatların ev sahibi ülkesi 1992'de İspanya'dır.
- Spain is the host country for the Olympics in 1992.
Ailesi kırk yıl önce anavatanından Brezilya'ya göç etti.
- His family emigrated from their mother country to Brazil forty years ago.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
- In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
Yenilmiş ordu ülkeden geri çekildi.
- The defeated army retreated from the country.
Ebeveynlerimin her ikisi de ülkede yetiştirildiler.
- Both of my parents were brought up in the country.
These days corporate Germany looks rather different. Volkswagen, the country’s leading carmaker, wants to be the world’s biggest by 2018.
I have always thought that one of the main reasons for the popularity of blood sports in the country is the pointlessness of going outdoors with no purpose or destination in mind.
We walk along flat, open country, red dirt and spinifex grass, a few short trees .
This is condor country - the only region this far east where you can see the magnificent vulture - and a small national park straddling the passes, El Condorito, is a good stopover for walkers and birders.
When cars are near.”.
Country-specific brand images and country of origin effects are key topics in this area.
The country of origin of the work is that in which the work is first published.
The country of origin of a manufactured article is held to be the country in which the article has been finished by a substantial amount of labor amounting to not less than one-fourth the cost of production of such article in condition as imported into Canada.
country-code table.
They took a red-eye flight X-country.
cross-country skiing.
cross-country flight.
They never wore glad rags like them in the old country, Billy sneered. They had to come over here to get decent clothes and decent grub..
I am listening to country music.
- Ben country müzik dinliyorum.
Generally I don't like country music.
- Genellikle country müzikten hoşlanmam.
... fastest in this country. ...
... country, and those are the locations where users' queries ...