Hiç yurt dışında bulundun mu?
- Have you ever been to a foreign country?
Hiç yurt dışına çıktın mı?
- Have you ever been outside the country?
O, memleketine ihanet etti.
- He betrayed his country.
Tom memlekette evi arayabileceği bir yer istedi.
- Tom wanted a place in the country he could call home.
Pakistan Müslüman bir ülkedir.
- Pakistan is a Muslim country.
Paraguay, Güney Amerika'da bir ülkedir.
- Paraguay is a country in South America.
Bir kadın bir taşra yolunda araba sürüyordu.
- A woman was driving a car on a country road.
Merkezi Çin'de Yangtze nehri boyunca şehirler ve taşra 50 yıldan daha fazla bir süredir ülkenin en kötü kuraklığı ile boğuşuyor.
- Cities and provinces along the Yangtze River in central China are grappling with the country's worst drought in more than 50 years.
Köy hayatı şehir hayatından daha sağlıklıdır.
- Country life is healthier than city life.
Savaş sırasında köyde yaşadılar.
- They lived in the countryside during the war.
Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.
- The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao.
Kimse ülkemden arazi satın almak istemedi.
- Nobody wanted to buy land in my country.
Tom memlekette küçük bir araziye sahiptir.
- Tom owns a small piece of land in the country.
Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
- Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
Tom'un niçin kırsal alanda yaşamayı tercih ettiğini düşünüyorsun?
- Why do you think Tom prefers living in the country?
Onun sayfiyedeki evi çok güzel.
- His property in the country is very pretty.
Gelecekte kırsal kesimi ziyaret etmemiz gerekir.
- We should visit the countryside in the future.
Görünüşe bakılırsa kırsal kesimi iyi biliyorsun. Tom gülümseyerek sanırım öyle diye cevap verdi.
- It seems that you know the country well. I think so, answered Tom, smiling.
Askeri sırları ülkenin düşmanlarına satmak vatan hainliğidir.
- It is an act of treason to sell military secrets to your country's enemies.
Büyük sanatçıların vatanı yoktur.
- Great artists have no country.
Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.
- The government of this country oppresses its people.
Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.
- In my country, our people don't like others who are cleverer than them.
Ben de İslam'ın her zaman ABD'nin hikayesinin bir parçası olduğunu biliyorum. Ülkemi tanıyan ilk ulus Fas'tı.
- I know, too, that Islam has always been a part of the story of the United States. The first nation to recognize my country was Morocco.
O ülke, ulusumuzun iç işlerine karıştı.
- That country intervened in the internal affairs of our nation.
Azarbeycan Kafkas bölgesinde en büyük ülkedir.
- Azerbaijan is the largest country in the Caucasus area.
Kırsal bölge şehirden daha sessizdir.
- The countryside is quieter than the city.
Tom'un niçin kırsal alanda yaşamayı tercih ettiğini düşünüyorsun?
- Why do you think Tom prefers living in the country?
Biz kırda sessiz bir gün geçirdik.
- We spent a quiet day in the country.
Hükümet ülkemizi temiz ve yeşil hale getirmek için çaba sarf etmiştir.
- The government has made efforts to make our country clean and green.
Ben kırsalda bir hafta geçirdikten sonra tamamen tazelenmiş hissediyorum.
- I feel completely refreshed after spending a week in the country.
Birleşmiş Milletler ülkedeki seçimleri izledi.
- The U.N. monitored the country's elections.
Danimarka, Birleşmiş Milletler Dünya Mutluluk Raporu'na göre dünyanın en mutlu ülkesidir.
- Denmark is the happiest country in the world according to the United Nations World Happiness Report.
Genellikle country müzikten hoşlanmam.
- Generally I don't like country music.
Mary, country müzikten hoşlanır.
- Mary likes country music.
Tom kantri müzik yapmaya başlamadan önce bir caz gitaristiydi.
- Tom was a jazz guitarist before he started playing country music.
Tom Amerikan folk müziği şarkıcısıydı.
- Tom used to be a country music singer.
Amerikan folk müziğini severim.
- I like country music.
Tom ve Mary kırlarda uzun bir yürüyüş yaptılar.
- Tom and Mary took a long walk through the countryside.
Kırsaldaki yürüyüşünden sonra yorgun hissettiği için şekerleme yaptı.
- Feeling tired after his walk in the country, he took a nap.
Olimpiyatların ev sahibi ülkesi 1992'de İspanya'dır.
- Spain is the host country for the Olympics in 1992.
Ailesi kırk yıl önce anavatanından Brezilya'ya göç etti.
- His family emigrated from their mother country to Brazil forty years ago.
Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
- The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.
- These flowers grow in warm countries.
Ebeveynlerimin her ikisi de ülkede yetiştirildiler.
- Both of my parents were brought up in the country.
O, sürekli olarak ülkeyi terk edeceğini söylüyor.
- He says he is leaving the country for good.
These days corporate Germany looks rather different. Volkswagen, the country’s leading carmaker, wants to be the world’s biggest by 2018.
I have always thought that one of the main reasons for the popularity of blood sports in the country is the pointlessness of going outdoors with no purpose or destination in mind.
We walk along flat, open country, red dirt and spinifex grass, a few short trees .
This is condor country - the only region this far east where you can see the magnificent vulture - and a small national park straddling the passes, El Condorito, is a good stopover for walkers and birders.
When cars are near.”.
Country-specific brand images and country of origin effects are key topics in this area.
The country of origin of the work is that in which the work is first published.
The country of origin of a manufactured article is held to be the country in which the article has been finished by a substantial amount of labor amounting to not less than one-fourth the cost of production of such article in condition as imported into Canada.
country-code table.
They took a red-eye flight X-country.
cross-country skiing.
cross-country flight.
They never wore glad rags like them in the old country, Billy sneered. They had to come over here to get decent clothes and decent grub..
Generally I don't like country music.
- Genellikle country müzikten hoşlanmam.
Mary likes country music.
- Mary, country müzikten hoşlanır.
... even though one can feel different sources one of the country ...
... they make our country a more attractive place for businesses to locate and ...