O seyrek olarak kiliseye gider.
- He rarely goes to church.
Nadiren radyo dinlerim.
- I rarely listen to the radio.
Bu yapılar nadiren, kırk yılda bir, konuşma İngilizcesinde olurlar.
- These structures would rarely, if ever, occur in spoken English.
O seyrek olarak kiliseye gider.
- He rarely goes to church.