Onu ikna etmek kolay olmadı.
- It was not easy to convince him.
Tom'u bizimle gelmesi için ikna etmek gerçekte imkansız olurdu.
- It would be virtually impossible to convince Tom to come along with us.
Tom, John'un masum olduğu konusunda Mary'yi ikna etti.
- Tom convinced Mary that John was innocent.
Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.
- If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence.
Bu çok ikna edici görünmüyor.
- That doesn't sound very convincing.
Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
- The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
O oldukça inandırıcı.
- It's pretty convincing.
O çok inandırıcı değildi, değil mi?
- That wasn't very convincing, was it?
Tom ikna olmuş görünmüyor.
- Tom doesn't sound convinced.
Tom neredeyse ikna olmuş.
- Tom is almost convinced.
Tom'u gelmeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom to come.
Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.
- Convincing Tom to do the right thing was hard.
Çok inandırıcı görünmüyor.
- It doesn't look too convincing.
O çok inandırıcı değildi, değil mi?
- That wasn't very convincing, was it?
Tom onun iyi bir fikir olduğuna inanmış.
- Tom is convinced that's a good idea.
Birçok kişi onun tavsiyeye dayanıklı olduğuna inanmış.
- Many people are convinced that he is advice-resistant.
Tom biraz zayıflamam konusunda kesinlikle beni ikna etti.
- Tom certainly convinced me that I should lose some weight.
Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.
- The evidence convinced us of his innocence.
Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.
- Convincing Tom to do the right thing was hard.
Tom'u gelmeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom to come.
Alman futbol takımı ikna edici bir şekilde Brezilya'yı yendi.
- The German soccer team beat Brazil convincingly.
Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
- The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
We convinced him with our skillful arguments and supporting evidence.
He was convinced he was a great singer, statements of others to the contrary.
... My goal was to try to convince them to take the ...
... I do not expect to convince my Republican friends ...