Arkadaşlarım, çok çekingen olduğumu söylerler iken; ailem ise hep, çok sıkıcı olduğumu iddia eder.
- My friends always say I'm too reserved, but my family always says I'm too boring.
Ben Tom'u çok çekingen buldum.
- I found Tom very reserved.
Tüm koltuklar ayırtılmış.
- All the seats are reserved.
Telefon edip bir masa ayırtmalıydık.
- We ought to have phoned ahead and reserved a table.
Önceden telefon etmeliydik ve bir masa ayırtmalıydık.
- We should have phoned ahead and reserved a table.
Bill oldukça içine kapanıktır.
- Bill is quite reserved.
Ayrılmış koltuklar var mı?
- Are there reserved seats?
Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.
- The privilege is reserved exclusively for women.
Tom ağzı sıkı, değil mi?
- Tom is reserved, isn't he?
Tom oldukça ağzı sıkı, değil mi?
- Tom is quite reserved, isn't he?