Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Müşteri memnuniyeti bizim bir numaralı önceliğimizdir.
- Customer satisfaction is our number one priority.
Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır.
- Nature is the only book that offers important content on every page.
Küçük kozmetik detaylar hakkında endişelenerek zaman kaybetmektense web sitemiz için içerik yaratarak zamanımızı harcamalıyız.
- We should spend our time creating content for our website rather than wasting time worrying about minor cosmetic details.
Odanın sizi tatmin edeceğine güveniyorum.
- I trust the room will be to your satisfaction.
İnşallah bu sizi tatmin eder.
- We hope this will be to your satisfaction.
Tom küçük bir kutu açtı ve içindekileri masaya boşalttı.
- Tom opened the small box and emptied the contents on the table.
Tom cüzdanının içindekileri gösterdi.
- Tom displayed the contents of his wallet.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
O, hayatından memnundu.
- She was content with her life.
Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.
- Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt.
Tom çok hoşnut görünüyor.
- Tom looks very content.
Çok hoşnut görünüyorsun.
- You look very content.
Muzlar potasyum içeriğinden dolayı az miktarda radyoaktiftirler.
- Bananas are slightly radioactive due to their potassium content.
Tom mutlu görünüyordu.
- Tom seemed contented.
Tom mutlu görünüyordu.
- Tom seemed to be contented.
Merak kediyi öldürdü ama hoşnutluk onu yaşama geri getirdi.
- Curiosity killed the cat, but satisfaction brought it back to life.
Sunumun içeriğini özetlemek ve bir sonuç çıkarmak istiyorum.
- I want to summarize the content of the presentation and draw a conclusion.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Onun yüzünde bir memnuniyet görüntüsü belirdi.
- A look of contentment appeared on his face.
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Bizim sahip olduğumuzla kendini tatmin edebilirsin.
- You may content yourself with what we have.
En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.
- Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
Then they got out their boat from the boat-house, sculled down the river home, and at a very late hour sat down to supper in their own cosy riverside parlour, to the Rat's great joy and contentment.
They were in a state of sleepy content afterward.
You can't have any more - you'll have to content yourself with what you already have.