Tom Boston'da bir yapı şirketi için çalıştı.
- Tom worked for a construction company in Boston.
Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
- All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
On altıncı yüzyılda Osmanlı Türkleri Akdeniz ve Kızıldeniz'i birleştirmek için Mısır'da bir kanal inşa etmeye teşebbüs ettiler.
- In the sixteenth century Ottoman Turks attempted to construct a canal in Egypt to unite Mediterranean Sea and Red Sea.
Tom'un yapıcı düşünceleri var.
- Tom has constructive ideas.
Düşünceniz çok yapıcı.
- Your opinion is very constructive.