Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun?
- I don't understand. Why do you hang out with her all the time?
Ben bunu hep yaparım.
- I do it all the time.
Bill her zaman dürüsttür.
- Bill is honest all the time.
İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.
- On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.
Tom sürekli TV izler.
- Tom watches TV all the time.
Sürekli burnumu temizlemek zorundayım.
- I have to blow my nose all the time.
I have never been this excited about having an album. I play it all the time.
The public does not wish to be outraged in this way all the time.