Tom ve ben hep kavga ederiz.
- Tom and I fight all the time.
Ben bunu hep yaparım.
- I do it all the time.
O her zaman orada kaldı.
- He stayed there all the time.
İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.
- On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time.
Tom sürekli Mary hakkında düşünüyor.
- Tom thinks about Mary all the time.
Tom sürekli TV izler.
- Tom watches TV all the time.