Ona tutarlılık diyoruz.
- That's what we call consistency.
Ben fosforik asitin Hindistan cevizi yağı ile aynı renk ve tutarlılıkta olduğunu düşünüyorum.
- I think phosphoric acid has the same color and consistency as coconut oil.
Senin şekerli çöreklerinin kauçuk kıvamına sahip olduğunu söylediğim için üzgünüm.
- I'm sorry to say that your madeleines have the consistency of rubber.
Grup toplam 50 öğrenciden oluşmaktadır.
- The group consists of 50 students in all.
Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.
- The patients in this study consisted of 30 males and 25 females.
The Beatles, dört müzisyenden oluşmuştur.
- The Beatles consisted of four musicians.
Endonezya çok fazla adadan ve iki yarımadadan oluşur.
- Indonesia consists of many islands and two peninsulas.
Mix it until it has the consistency of a thick paste.
They want to achieve a high degree of consistency in their process and their product.
The train's consist included a baggage car, four passenger cars, and a diner.
The greeting package consists of some brochures, a pen, and a notepad.
Honey and sirup are of similar consistence.
... know these decisions a highly contextual the economic idea of consistency of ...