connecting noun clause (as involving reported speech etc.)

listen to the pronunciation of connecting noun clause (as involving reported speech etc.)
İngilizce - Türkçe

connecting noun clause (as involving reported speech etc.) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

that
o
that
bağlaç ki
that
{z} (çoğ. those)
that
bu kadar

Bugünlük bu kadar yeter. - That's enough for today!

Bu kadarı yeter. Ben artık istemiyorum. - That's enough. I don't want any more.

that
(sıfat) öteki
that
Keşke

Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın! - If only you had told me the whole story at that time!

Keşke sigara içmeyi bıraksa. - I wish that she would stop smoking.

that
için

Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır. - That's one small step for man, one giant leap for mankind.

Şu gömlek için sadece on dolar ödedi. - He only paid ten dollars for that shirt.

that
in that mademki
that
diye

Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur. - In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.

Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin. - She makes sure that her family eats a balanced diet.

that
-dığı
that
adl.şu
that
o kadar

Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan, tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların % 80 yok olabilir. - The tropical rainforests, located in a narrow region near the equator, are disappearing so fast that by the year 2000 eighty percent of them may be gone.

Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı. - This song is so moving that it brings tears to my eyes.

that
ki o

Babam o kadar yaşlıdır ki o çalışamaz. - My father is so old that he can't work.

Ne yazık ki o yatakta hastaydı. - I regret to say that he is ill in bed.

that
öylesine

Öylesine büyük bir malikhâneyi nasıl idare edeceğimi bilmiyorum. - I don't know how to manage that large estate.

Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni farketmedi. - My brother was so absorbed in reading that he did not notice me when I entered the room.

that
-diği(ni)
that
ki
that
-en
that
-diği
İngilizce - İngilizce
that

He told me that the book is a good read.

connecting noun clause (as involving reported speech etc.)