O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.
- It's good now; neither too heavy nor too light.
Şimdi havaalanındayım.
- I'm at the airport now.
Şu anda bir bira içiyorum.
- I'm drinking a beer right now.
Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.
- What I want now is not money, but time.
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
Onu hemen yapabilir miyim?
- May I do it right now?
Şu an sadece ısınıyorum.
- I am only warming up now.
Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam.
- If it weren't for her help, I would not be alive now.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Zaman zaman okulda onunla karşılaşırım.
- I meet him at school now and then.