Bu sonuç hakkında her şeyi unutalım.
- Let's forget everything about that conclusion.
Bir çalışma ile ulaşılan sonuç ayaklarının pis koktuğunu düşünen insanların kötü kokan ayakları vardır; ayaklarının kötü kokmadığını düşünen insanların yoktur.
- The conclusion reached by a study is People who think their feet are smelly, have smelly feet; people who think they aren't, don't.
Aynı neticeye vardım.
- I've come to the same conclusion.
O, benim değil senin kararın.
- That's your conclusion, not mine.
Ben senin kararlarını onaylamıyorum.
- I don't agree with your conclusions.
Ben aldatılmış olduğum sonucuna vardım.
- I came to the conclusion that I had been deceived.
Bir çalışma ile ulaşılan sonuç ayaklarının pis koktuğunu düşünen insanların kötü kokan ayakları vardır; ayaklarının kötü kokmadığını düşünen insanların yoktur.
- The conclusion reached by a study is People who think their feet are smelly, have smelly feet; people who think they aren't, don't.
Onun kanıları kanıtlanmamış varsayımlara dayanıyor.
- His conclusions are based on unproven assumptions.
Anlamadan yargıda bulunmak istemiyorum.
- I don't want to jump to conclusions.
Anlamadan yargıda bulunuyorsun.
- You're jumping to conclusions.
Anlamadan hüküm vermemeliyiz.
- We shouldn't jump to conclusions.
Üzgünüm anlamadan hüküm verdim.
- I'm sorry I jumped to conclusions.
With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.