Sahne oldukça dokunaklıydı.
- The scene was quite touching.
Bir sonraki ayet bile daha dokunaklı.
- The next verse is even more touching.
Bu cümleler zamana göre farklı.
- These sentences only differ with respect to tense.
Bu belgeler konusunda, sanırım en iyi şey onları yok etmektir.
- With respect to these documents, I think the best thing is to destroy them.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Otomatik kapıların kesin bir avantajı, insanlar kapı kollarına dokunarak bulaşıcı hastalıklarını yayamayacaklarıdır.
- A definite advantage of automatic doors is that people can't spread their contagious diseases by touching door handles.
Dairemin onarılmaya ihtiyacı var.
- My apartment needs touching up.
Yemeğime dokunan insanları sevmiyorum.
- I don't like people touching my food.
Tom eşyalarına dokunan insanları sevmez.
- Tom doesn't like people touching his stuff.