Feministler tüm cinsiyetlerin siyasal, sosyal ve ekonomik eşitliğine inanırlar.
- Feminists believe in the political, social, and economic equality of all genders.
Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
- I have no time to engage in political activity.
Politik durum değişti.
- The political situation has changed.
Politik dünyada pek çok düşmanı var.
- He has many enemies in the political world.
Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
- Lincoln greeted his former political rival.
Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.
- Winning the election was a great victory for the candidate's political party.
Zalim hükümetler sık sık siyasi rakiplerini hapsederler.
- Tyrannical governments frequently imprison their political opponents.
Acımasız hükümetler sık sık siyasi muhaliflerini cezaevine sokarlar.
- Tyrannical governments frequently put their political opponents in prison.
Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler.
- Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.
Good political staff is hard to find, they may neither be ambitious and corrupted by power nor tempted by private sector careers.