Tom hapiste olduğu gerçeğini gizledi.
- Tom concealed the fact that he had been in prison.
Tom öfkesini Mary'den gizledi.
- Tom concealed his anger from Mary.
Tom gizlenmiş bir silah taşıyordu.
- Tom was carrying a concealed weapon.
Yoksulluk insanlardaki en kötüyü ortaya çıkarmak ve en iyiyi gizlemek için dünyadaki başka her şeyden daha fazlasını yapar.
- Poverty does more to bring out the worst in people and conceal the best than anything else in the world.
Suçlu kimliğini gizlemek zorunda kaldı.
- The criminal had to conceal his identity.
Bayan Thompson milyoner olduğu gerçeğini saklamak istiyor.
- Mrs. Thompson wants to conceal the fact that she is a millionaire.
Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
- Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
Tom gerçekten hissettiği şekli gizlemede çok iyi değildir.
- Tom isn't very good at concealing the way he really feels.
Tom gizlenmiş bir silah taşıyordu.
- Tom was carrying a concealed weapon.
Bayan Thompson milyoner olduğu gerçeğini saklamak istiyor.
- Mrs. Thompson wants to conceal the fact that she is a millionaire.