completion, termination; purpose, aim; death

listen to the pronunciation of completion, termination; purpose, aim; death
İngilizce - Türkçe

completion, termination; purpose, aim; death teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

end
{f} sona ermek

Öyle sona ermek zorunda değildi. - It didn't have to end like that.

Öyle sona ermek zorunda değil. - It doesn't have to end like that.

end
{f} son vermek

Tom buna bir son vermek istiyor. - Tom wants to end this.

Bilim adamları AIDS'e son vermek için harıl harıl çalışıyorlar. - Scientists are working hard to put an end to AIDS.

end
son bulmak
end
sona erdirmek

Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti. - Eisenhower had campaigned to end the war.

Fadıl evliliği sona erdirmek istedi. - Fadil wanted to end the marriage.

end
{i} mec. ölüm, son
end
son kısım
end
bitim

Onlar performansın bitiminden önce ayrıldılar. - They left before the end of the performance.

O, filmin bitiminde çok farklı. - She's very different at the end of the movie.

end
{f} bit

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter. - Life never ends but earthly life does.

Saat kaçta dersiniz biter? - At what time does your class end?

end
{i} erek
end
{i} akıbet
end
encam
end
{i} kalıntı
end
end onbaş başa
end
tos vuruşu gibi baş başa
end
(Tıp) Son, uç, herhangi bir oluşumun sonu veya ucu
end
baş

O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı. - He tried to kill himself but it ended in failure.

Başlangıcı olanın sonu da vardır. - Whatever has a beginning also has an end.

end
(Tekstil) 1. uç 2. son
end
{f} bitirmek, son vermek; bitmek, sona ermek
end
bitme

Hastane inşaatı bitmek üzere. - The construction of the hospital is about to end.

Hayat hiç bitmez fakat dünyadaki hayat biter. - Life never ends but earthly life does.

İngilizce - İngilizce
{i} end
completion, termination; purpose, aim; death