Onun elleri buz kadar soğuktu.
- Her hands were as cold as ice.
Dün hava bugünkünden daha soğuktu.
- It was colder yesterday than today.
Çok üşümüş hissetmiyorum.
- I don't feel too cold.
Onlar gerçekten üşümüştü.
- They were really cold.
Anne yataktadır. O nezle olmuş.
- Mother is in bed. She caught a cold.
Lütfen nezle olmayın!
- Please don't be cold!
Tom üşümekten hoşlanmıyor.
- Tom doesn't like to be cold.
Soğuk algınlığı için bir şeyin var mı?
- Have you something for a cold?
O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
Hava daha da soğumuş gibi görünüyor.
- It seems to have gotten colder.
Tom üşümediğini söyledi.
- Tom said he didn't feel cold.
Üşümediğine emin misin?
- Are you sure you're not cold?
He was assigned cold calls for the first three months.