Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi?
- We could all see it coming, couldn't we?
Onun içeri gelişini fark ettin mi?
- Did you notice him coming in?
Bizimle gelmek ister misiniz?
- Do you want to come with us?
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
Hadi, Tom. Ona bir şey söyle.
- Come on, Tom. Say something to her.
Hadi, arkadaşlar, bu artık komik değil.
- Come on, guys. This is not funny anymore.
Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
- Her dad won't be coming, he is very busy.
Köpeğinin benim bahçeme gelmesini engelleyemez misin?
- Can't you keep your dog from coming into my garden?
Sadece hoşça kal demeye gelmek istedim.
- I just wanted to come say goodbye.
Sakın bir daha buraya geleyim deme!
- Don't you dare come here again!
Bizimle gelmek ister misiniz?
- Do you want to come with us?
Bugün tek başına mı geldin?
- Did you come by yourself today?
Biz silah azaltma konusunda onlarla anlaşmak istiyoruz.
- We hope to come to an accord with them about arms reduction.
Önümüzdeki Pazar seni görmeye geleceğim.
- I will come to see you next Sunday.
Lütfen önümüzdeki Cuma gel.
- Please come next Friday.
Bu günlerde iş edinmek zor.
- Jobs are hard to come by these days.
İşsiz pek çok kişi ile işleri edinmek zordur.
- Jobs are hard to come by with so many people out of work.
İçeri girmek ister misin?
- Do you want to come in?
İçeri girmek istemez misiniz?
- Don't you want to come inside?
Bu kadar uzağa geldik, bu yüzden şimdi duramayız. Kötü yola düşmek istemiyorum.
- We've come this far, so we can't stop now. I don't want to backslide.
Akşam yemeği için uğramak ister misin?
- Would you like to come over for dinner?
Ben, bir ara evinize uğramak istiyorum.
- I'd like to come around to your house sometime.
Tüm güzel şeyler bitmek zorundadır.
- All good things must come to an end.
Tom önümüzdeki pazartesi geliyor.
- Tom is coming next Monday.
Tom bu önümüzdeki hafta Mary'yi görmeye can atıyor.
- Tom is looking forward to seeing Mary this coming weekend.
Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor.
- A successful local boy is coming home.
Buraya gelerek büyük bir risk alıyorsun.
- You're taking a big risk coming here.
Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
- You shouldn't have come here to begin with.
O gelmese bile, biz başlamak zorunda kalacağız.
- Even if he doesn't come, we'll have to begin.
O, bu öğleden sonra beni görmeye gelecek.
- He will be coming to see me this afternoon.
O, gelecek seçime katılmıyor.
- He is not running in the coming election.
Dikkat! Gelen bir araba var.
- Look out! There's a car coming.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
- Her dad won't be coming, he is very busy.
Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
- Look out! There's a truck coming!
Kim gelirse gelsin, evden uzakta olduğumu söyle.
- Whoever comes, say I am away from home.
Kim gelirse gelsin, içeri girdirmeyeceğim.
- Whoever comes, I won't let him in.
Babam yarın eve geliyor.
- My father is coming home tomorrow.
O İngiltere'den geliyor.
- She is coming from England.
Tom'la birlikte olmak için geri geldin, değil mi?
- You've come back to be with Tom, haven't you?
Tom burada olmak istemese gelmezdi.
- If Tom didn't want to be here, he wouldn't have come.
Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.
- Tom had to go back the way he'd come.
Geri dönmek istemiyorsan, anlarım.
- If you don't want to come back, I'll understand.
Belki bana geri döneceksin?
- Maybe you'll come back to me?
Belki Jane gelecektir.
- Maybe Jane will come.
Mary'nin bu kadar çabuk geleceğini beklemiyordum.
- I didn't expect that Mary would come so soon.
Bu yaz tatili çok çabuk bitti.
- The summer vacation has come to an end too soon.
Yaklaşan bir doğum günüm var.
- I've got a birthday coming up.
Yaklaşan Yeni Yılın size ve ailenize neşe getirmesini dileriz.
- We want to wish you and your family all the joys of a coming New Year.
Eski karısı, adamın kendisine 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme emri çıkarttı.
- His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards.
Leave it to settle for about three months and, come Christmas time, you'll have a delicious concoctions to offer your guests.
The guests came at eight o'clock.
She’ll be coming ’round the mountain when she comes.
He came after a few minutes.
The pain in his leg comes and goes.
He came to SF literature a confirmed technophile, and nothing made him happier than to read a manuscript thick with imaginary gizmos and whatzits.
If we count three before the come of thee, thwacked thou art, and must go to the women.”.
He was a dream come true.
Winter comes after autumn.
His test scores came close to perfect.
Ergonomic wallets are the coming thing.
We expect great things from you this coming year.
When he was fired, nobody was surprised or upset because they thought he had it coming.
I want you to find out if Tom is planning to come here by himself.
- I want you to find out if Tom is planning on coming here by himself.
It's been a long time coming; but tonight, because of what we did on this day, in this election, at this defining moment, change has come to America.
- It's been a long time coming; but tonight, because of what we did on this day, in this election, at this defining moment, change has come to the United States.