Tom'un saçı düzgün biçimde taranmıştır.
- Tom's hair is neatly combed.
Kel bir adama tarak almayı önerme.
- Don't recommend a bald guy to buy a comb.
Bu tarakla saçlarımı fırçalamayı severim.
- I like to comb my hair with this comb.
Saçımı taramak için bir aynaya ihtiyacım var.
- I need a mirror to comb my hair.
Saçımı taramak zorundayım.
- I have to comb my hair.
Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
- The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.
Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
- The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
Dişlerimi fırçalarım; Saçımı tararım.
- I brush my teeth; I comb my hair.
Benim bir tahta tarağım var.
- I have a wooden comb.
Saçımı taramak için bir aynaya ihtiyacım var.
- I need a mirror to comb my hair.
Tom kırk yılda bir saçını tarama zahmetine katlanır.
- Tom seldom bothers to comb his hair.
Ayakkabılarını cilaladıktan sonra, Tom dişlerini fırçaladı ve saçını taradı.
- After polishing his shoes, Tom brushed his teeth and combed his hair.
Dişlerimi fırçalarım; Saçımı tararım.
- I brush my teeth; I comb my hair.
I wonder whether Tom really knows the combination to this safe.
- I wonder if Tom really knows the combination to this safe.
I wonder whether or not Tom really knows the combination to this safe.
- I wonder whether Tom really knows the combination to this safe.