O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.
- He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing.
Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.
- A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth.
Biz ihtilaf halinde olabiliriz.
- We may be on a collision course.
Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapar.
- This car brakes automatically to avoid collisions.
Genel olarak, dünyadaki suyun kuyrukluyıldızlarla çarpışmalardan geldiği düşünülür.
- It is generally thought that the earth's water came from collisions with comets.
Genel olarak, dünyadaki suyun kuyrukluyıldızlarla çarpışmalardan geldiği düşünülür.
- It is generally thought that the earth's water came from collisions with comets.
Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapar.
- This car brakes automatically to avoid collisions.
... So the collision of matter and antimatter releases energy, which may one day take us ...
... caused either by the collision of universes or by the fusioning of universes. ...