Tom çökmüş bir akciğerden muzdaripti.
- Tom suffered from a collapsed lung.
Ev bir depremde çöktü.
- The house collapsed in an earthquake.
Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.
- The bank collapsed during the recession.
Ev her an çökmek üzere gibi görünüyordu.
- The house seemed about to collapse at any moment.
Bu bina çökmek üzere.
- This building is about to collapse.
MİT, 2030 yılına kadar küresel ekonomik çöküş öngördü.
- MIT has predicted global economic collapse by 2030.
Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi.
- The news was all about the collapse of the Soviet Union.
Yanan bina çökmek üzereydi.
- The burning building was about to collapse.
Şehrin 1940'larda yapılmış çok katlı yapıları çökme tehlikesindeler.
- The city's multi-story buildings built in the 1940's are in danger of collapse.
Eski köprü yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
- The old bridge is in danger of collapse.
Ülkenin ekonomisi çökmek üzeredir.
- The country's economy is about to collapse.
Burada kalamayız. Çatı çökmek üzere.
- We can't stay here. The roof is about to collapse!
Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi.
- The news was all about the collapse of the Soviet Union.
Tom ısıdan dolayı çöktü.
- Tom collapsed because of the heat.