Tom çökmüş bir akciğerden muzdaripti.
- Tom suffered from a collapsed lung.
O, dizlerinin üzerine çöktü.
- He collapsed to his knees.
Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.
- The bank collapsed during the recession.
Ülkenin ekonomisi çökmek üzeredir.
- The country's economy is about to collapse.
Burada kalamayız. Çatı çökmek üzere.
- We can't stay here. The roof is about to collapse!
Haber tamamen Rusya'nın çöküşü hakkında idi.
- The news was all about the collapse of the Soviet Union.
Soğuk Savaş, Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle sona erdi.
- The Cold War ended with the collapse of the Soviet Union.
Yeni beton platformun çökmesi, dört işçiyi öldürdü.
- The collapse of the new concrete platform killed four workers.
Şehrin 1940'larda yapılmış çok katlı yapıları çökme tehlikesindeler.
- The city's multi-story buildings built in the 1940's are in danger of collapse.
Eski köprü yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
- The old bridge is in danger of collapse.
Bu bina çökmek üzere.
- This building is about to collapse.
Ev her an çökmek üzere gibi görünüyordu.
- The house seemed about to collapse at any moment.
Tom ısıdan dolayı çöktü.
- Tom collapsed because of the heat.
Ev bir depremde çöktü.
- The house collapsed in an earthquake.