Tom çökmüş bir akciğerden muzdaripti.
- Tom suffered from a collapsed lung.
Dün depremden dolayı, Japonya'da çok sayıda bina çöktü.
- A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday.
O, dizlerinin üzerine çöktü.
- He collapsed to his knees.
Burada kalamayız. Çatı çökmek üzere.
- We can't stay here. The roof is about to collapse!
Ev her an çökmek üzere gibi görünüyordu.
- The house seemed about to collapse at any moment.
Soğuk Savaş, Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle sona erdi.
- The Cold War ended with the collapse of the Soviet Union.
MİT, 2030 yılına kadar küresel ekonomik çöküş öngördü.
- MIT has predicted global economic collapse by 2030.
Burada kalamayız. Çatı çökmek üzere.
- We can't stay here. The roof is about to collapse!
Ülkenin ekonomisi çökmek üzeredir.
- The country's economy is about to collapse.
Eski köprü yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.
- The old bridge is in danger of collapse.
Burada kalamayız. Çatı çökmek üzere.
- We can't stay here. The roof is about to collapse!
Yanan bina çökmek üzereydi.
- The burning building was about to collapse.
Ev bir depremde çöktü.
- The house collapsed in an earthquake.
O, dizlerinin üzerine çöktü.
- He collapsed to his knees.