Onun elleri buz kadar soğuktu.
- Her hands were as cold as ice.
Kış soğuk fakat ben onu seviyorum.
- Winter is cold, but I like it.
Çok üşümüş hissetmiyorum.
- I don't feel too cold.
Tom üşümüş ve yorgun.
- Tom is cold and tired.
Sanırım nezle olacağım.
- I think I'm coming down with a cold.
Bebek nezlesinden kurtuldu.
- The baby has gotten rid of its cold.
Tom üşümekten hoşlanmıyor.
- Tom doesn't like to be cold.
Soğuk algınlığını atlatmalısın.
- You should recover from your cold.
O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
Hava daha da soğumuş gibi görünüyor.
- It seems to have gotten colder.
Üşümediğine emin misin?
- Are you sure you're not cold?
Tom üşümediğini söyledi.
- Tom said that he wasn't cold.