Hırsızlara yardım etmesi için baskı yapıldı.
- He was coerced into helping the thieves.
Hiçbir şekilde zorlanmadık.
- We haven't been coerced in any way.
Tom onu imzalamaya zorlanıldığı için sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia etti.
- Tom claimed that the contract was invalid because he'd been coerced into signing it.
Hırsızlara yardım etmesi için baskı yapıldı.
- He was coerced into helping the thieves.
... the same when you have to do them in public, particularly if you're coerced to doing them ...