O bir iş arkadaşını arabayla götürdü.
- She gave a lift to a co-worker.
Tom bir grup iş arkadaşıyla dışarı çıktı.
- Tom went out with a group of co-workers.
Şirket politikası, farklı mevkilerdeki meslektaşları arkadaşlık etmekten men ediyor.
- Company policy precludes fraternization between co-workers.
Sami, kadın meslektaşlarıyla dalga geçti.
- Sami made fun of his female co-workers.
Onun hakkında meslektaşlarımla konuştum.
- I talked to my coworkers about it.
Mary bir meslektaşı ile uyudu.
- Mary slept with a coworker.
Bu kıyafetler benim iş arkadaşımın, benim değil.
- This clothing is my coworker's, not mine.
Senin iş arkadaşın Amerikalı mı?
- Is your coworker an American?
You must be a popular cow-orker.
He heard from a coworker that the company planned to merge those departments.
... and the son of a factory worker just found out ...
... that means more on the job training and more prone to ships that so young worker ...