Dedektif bazı ipuçlarını bulmak için bir büyüteç kullanır.
- The detective used a magnifier to find some clues.
Lütfen ipuçları için günlüğü tarayın.
- Please scan the diary for clues.
Tom'un kesinlikle buradaki şeylerin nasıl işlediği hakkında bir ipucu yok.
- Tom certainly doesn't have any clue about how things work around here.
Mary'nin ona ne söylemesi gerektiği hakkında bir ipucu yoktur.
- Mary doesn't have a clue about what she should say to him.
Smith, clue Jones in on what's been happening.
... And our modern world holds important clues to the story. ...
... The clues lie in these symbols. ...