O bir yarda kumaş satın aldı.
- She bought a yard of cloth.
Biz aynı kumaştan kesilmişiz.
- We are cut from the same cloth.
Buraya yakın bir giyim mağazası var mı?
- Is there a clothing store near here?
Bu mağaza erkek giyimi sunmaktadır.
- This shop carries men's clothing.
Kız bir parça bezden bir bebek yaptı.
- The girl made a doll out of a piece of cloth.
Mayuko tabloyu bir bezle sildi.
- Mayuko wiped a table with a cloth.
Bu dükkân kadın giysisi satar.
- This shop deals in women's clothing.
Ben çevrimiçi giysi satarım.
- I sell clothing online.
Garson masaya beyaz bir örtü serdi.
- The waitress spread a white cloth over the table.
Onlar masaya örtü örttüler.
- They covered the table with a cloth.
Elbiselerim ıslandı bu yüzden onları çıkardım.
- My clothes get wet so I took off them.
Lütfen elbiselerinizi çıkarınız.
- Take your clothes off, please.
Tom gündelik giysiler giyinmişti.
- Tom was dressed in casual clothing.
O sadece ikinci el giysiler alır.
- She only buys second-hand clothing.
Ben elbiselerimi mahvetmiyorum.
- I'm not ruining my clothing.
Onlar kendi elbiselerini berbat etmediler.
- They didn't ruin their clothing.
Onlara giyecek ve biraz yiyecek verdim.
- I gave them clothing and some food.
Çocuklar yiyecek ve giyecek için ebeveynlerine bağlı.
- Children depend on their parents for food and clothing.
Müstehcen kıyafetler giymem.
- I don't wear suggestive clothing.
Bu kıyafetler benim iş arkadaşımın, benim değil.
- This clothing is my coworker's, not mine.
Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.
- Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
Kötü hava yoktur, kötü elbise vardır.
- There's no bad weather, there's bad clothing.
... I have to buy them clothing. I have to send them to school. There are school fees, ...
... growing food, making clothing, providing shelter. What’s not in doubt is that the Industrial ...