clear, decisive; limited; specific

listen to the pronunciation of clear, decisive; limited; specific
İngilizce - Türkçe

clear, decisive; limited; specific teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

definite
{s} belirli

Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir. - The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.

Belirli bir artikel mi arıyorsun? - Are you looking for a definite article?

definite
tamamen
definite
mahdut
definite
mukarrer
definite
belirtili
definite
tam

Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor. - Tom definitely knows exactly what happened.

O kesinlikle tam zamanlı bir iştir. - It's definitely a full-time job.

definite
kesin

Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır. - Tom should definitely ask for Mary's opinion.

Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli. - Tom should definitely go visit Mary next weekend.

definite
açık

Onun Amerika'ya gideceği açık. - It is definite that he will go to America.

definite
{s} şüphesiz
definite
kati surette
definite
(sıfat) kesin, şüphesiz, kuşkusuz; belirli, açık; kati; su götürmez
definite
yanidefinitely kesinlikle
definite
definite article İngilizcede isimden önce kullanılan ve nitelediği ismi belirleyen kelime
definite
{s} kati
definite
{s} belirli, belli
definite
{s} kuşkusuz
İngilizce - İngilizce
{s} definite
clear, decisive; limited; specific