Temizlik, dindarlığın yanındadır.
- Cleanliness is next to godliness.
Karımda temizlik takıntısı var.
- My wife is obsessed with cleanliness.
Ben köpek boku temizlemek istemiyorum.
- I don't wanna clean up dog shit.
Tom odasını temizlemek istemiyor.
- Tom doesn't want to clean his room.
Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.
- We clean our classroom after school.
Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
- Now that you are here, you can help do the cleaning.
Şimdi buradaysan, temizlemeye yardım edebilirsin.
- Now that you are here, you can help do the cleaning.
Annesinin evi temizlemesine yardımcı oldu.
- She helped her mother clean the house.
Ben halıyı temizlemek için bir şey arıyorum.
- I'm looking for something to clean the carpet with.
Tom Mary eve gelmeden önce evi temizlemeyi bitirmek istiyordu.
- Tom wanted to finish cleaning the house before Mary got home.
Onu temizlemeyi bitirmek zorundayım.
- I have to finish cleaning it up.
O, gönüllü olarak annesinin temizlik yapmasına yardımcı oldu.
- He voluntarily helped his mum clean.
Sadece temizlikçiler toplantı odasına girmeye yetkilidir.
- Only cleaners are authorized to enter into the meeting room.
Kirli su havuzdan boşaltıldı ve temiz su ile değiştirildi.
- The dirty water from the pool was drained, and replaced with clean water.
Tom banka hesaplarını boşaltıp ortadan kayboldu.
- Tom cleaned out his bank accounts and disappeared.
Ofislerimiz her gün temizlenmektedir.
- Our offices are cleaned every day.
Lisa'nın odası yeniden temizlenmeli.
- Lisa's room needs to be cleaned again.
Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.
- I quit my job and moved so I could start off with a clean slate.
Elektronik bileşenler saf izopropil alkol kullanarak temizlenebilirler.
- Electronic components can be cleaned by using pure isopropyl alcohol.
Elektronik bileşenler saf izopropil alkol kullanarak temizlenebilir.
- Electronic components can be cleaned using pure isopropyl alcohol.
Odayı temizlemek üç günümü aldı.
- It took me three days to clean the room.
Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.
- Several students have gone home without cleaning the classroom.
Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
- I hate doing the washing up, even more than cleaning the toilet.
Neredeyse kusursuz cinayetti: Biz, olay yerine geldik, bagajı açtık, adamı öldürdük ve izleri temizledik, ama biz cesedi gizlemeyi unuttuk.
- It was almost the perfect crime: we arrived at the scene, opened the trunk, killed the man and cleaned up the prints, but we forgot to hide the body.
Odayı iyice temizleyeceğim.
- I'll give the room a good cleaning.
Tom garajı tamamen tek başına temizledi.
- Tom cleaned the garage all by himself.
Tabağını tamamen temizledi.
- She completely cleaned her plate.
Cleanliness is next to godliness. (proverb).
He was stabbed clean through.
Unlike you, I’ve never caused any accidents — my record is still clean!.
I want to make sure my fiancé is clean before we are married.
Put a clean sheet of paper into the printer.
She just likes to clean. That’s why I married her.
I’m clean, officer. You can go ahead and search me if you want.
Can you clean the windows today?.
Are these dishes clean?.
I’ll need a sharper knife to make clean cuts.
Clean your room right now!.