Onunla karşılaştırıldığında çok gürültücüydü.
- Compared with him, she is very noisy.
Çok gürültücü olma, lütfen.
- Don't be so noisy, please.
Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.
- I told the children to be quiet, but they just kept on being noisy.
Gürültülü sınıfta kendimi duyuramadım.
- I couldn't make myself heard in the noisy class.
O şamatacı ama yoksa çok kibar bir çocuk.
- He is noisy, but otherwise a very nice boy.