O, onu soğuk nezaketle yanıtladı.
- She answered him with cold civility.
Çok fazla sayıda askerler ve siviller öldürüldü.
- Huge numbers of soldiers and civilians were killed.
Hükümet sivil ilişkilerden zarar görüyor.
- A government suffers from civil affairs.
Nezaket sadece her toplumda farklı olan bir protokoldür.
- Politeness is just a protocol that is different in every society.
İnsanlar siyasi doğruluk olarak adlandırdıkları şey gerçekte nezakettir.
- What people call political correctness is in reality politeness.
Medeniyet nükleer savaş tarafından tehdit edilmektedir.
- Civilization is now threatened by nuclear war.
O, medeni haklarından mahrum edildi.
- He was deprived of his civil rights.
Bu kitap, İç Savaş sırasında Amerika'daki yaşamın iyi bir resmini verir.
- This book gives a good picture of life in America during the Civil War.
Eğer tarih bize bir şey öğrettiyse, o da özel mülkiyetin medeniyetin ayrılmaz bir parçası olduğudur.
- If history could teach us anything, it would be that private property is inextricably linked with civilization.
20 yıl önce,kolejin hemen adından kamu hizmetine girdi.
- He entered civil service 20 years ago right after college.
Ona kibar bir cevap yazacağım.
- I will write him a civil answer.
Yerini yaşlı adama teklif etmesi, onun nazik bir davranışıydı.
- It was civil of him to offer his seat to the old man.
Bu bir iç savaş engelledi.
- It prevented a civil war.
Yunanistan'da iç savaş sona erdi.
- The civil war in Greece ended.
Eski bir uygarlıkla ilgili kalıntılar bulduk.
- We discovered relics of an ancient civilisation.
Onlar tarihte kaybolmuş bir uygarlığın kalıntılarını çaldılar.
- They took away the remains of a civilization lost in history.
She went into civil service because she wanted to help the people.