civarında

listen to the pronunciation of civarında
Türkçe - İngilizce
nearby
around

He lives somewhere around the park. - O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.

Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner. - İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.

some

You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth. - Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

He lives somewhere around the park. - O, parkın civarında bir yerde yaşıyor.

in the neighborhood of

We live in the neighborhood of the school. - Okulun civarında yaşıyoruz.

thereabouts
1. near. 2. about, approximately
on
thereabout
near; about, around
about

Tom thought Mary was probably about thirty. - Tom Mary'nin muhtemelen otuz civarında olduğunu düşündü.

He will arrive there about five o'clock. - Beş civarında oraya varacak.

close by
near

It was near the river that I lost my way. - Yolumu nehir civarında kaybettim.

Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation. - Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.

neck of the woods
or so

The letter will arrive in a week or so. - Mektup bir hafta civarında varacak.

Why don't you come over around six or so? - Neden altı civarında uğramıyorsun?

in the region of
something like
vacinity
civar
environs
civar
neighboring
civar
{i} vicinity

Kate's father is in the vicinity of the house. - Kate'in babası evin civarındaydı.

civar
area

The area around here was bombed. - Bu civardaki alan bombalandı.

Do you know the name of the most successful military man from this area? - Bu civardaki en başarılı askerin adını biliyor musun?

civar
(Askeri,Ticaret) proximity
civar
outskirts
civar
purlieus
civar
{i} way

It was near the river that I lost my way. - Yolumu nehir civarında kaybettim.

Around nine o'clock I'll be on my way back again. - Saat dokuz civarında ben tekrar yolumda olacağım.

civar
adjacencies
civar
locality
civar
adjacency
civar
neighborhood

We live in the neighborhood of the school. - Okulun civarında yaşıyoruz.

civar
vicinage
civar
neighbourhood, surroundings yöre, dolay
civar
1.neighborhood, vicinity, environment, surroundings
civar
neigbourhood
civar
neighbourhood [Brit.]
civar
precincts
civar
{i} neighbourhood

The price was in the neighbourhood of 50 dollars. - Fiyat yaklaşık 50 dolar civarındaydı.

meydan civarında uçuş
(Askeri) local flight
Türkçe - Türkçe

civarında teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

CİVAR
(Osmanlı Dönemi) Yakın yer, yakın komşu
CİVAR
(Osmanlı Dönemi) Çevre, yöre, etraf
civar
Yöre, yakın yer, dolay: "Büsbütün aşka geldi. O civar halkınca pek sevilen bir başka şarkıya geçti."- H. Taner
civar
Yöre, yakın yer, dolay
civarında